to rip
01
yırtmak
to tear, cut, or open something forcefully and quickly
Transitive: to rip a fabric or paper
Örnekler
She accidentally ripped her favorite shirt on a sharp nail sticking out from the fence.
Kazara, çitin dışarı çıkan keskin bir çivisiyle en sevdiği gömleğini yırttı.
With a single tug, he managed to rip the letter into shreds out of anger.
Tek bir çekişle, öfkeyle mektubu parçalara ayırmayı başardı.
1.1
yırtmak, parçalamak
to be violently torn
Intransitive
Örnekler
The paper started to rip along the crease as I unfolded it.
Kağıdı açarken, kat yerinden yırtılmaya başladı.
The fabric began to rip after catching on a sharp edge.
Kumaş keskin bir kenara takıldıktan sonra yırtılmaya başladı.
02
liflemek, ahşabı damar yönünde kesmek
to cut wood lengthwise, following the direction of the grain
Transitive: to rip wood
Örnekler
The carpenter used a table saw to rip the boards into narrower strips for the flooring project.
Marangoz, döşeme projesi için tahtaları daha dar şeritler halinde kesmek için bir masa testeresi kullandı.
She carefully measured and marked the plywood before ripping it into sections for the shelving unit.
Raf ünitesi için kontrplağı bölümlere ayırmadan önce dikkatlice ölçtü ve biçti.
03
parçalamak, harap etmek
to move with great speed and force, causing destruction or damage in the process
Intransitive
Örnekler
The tornado ripped through the town, leaving a trail of destruction in its wake.
Kasırga kasabayı parçalayarak geçti ve ardında bir yıkım izi bıraktı.
The hurricane ripped across the coastline, uprooting trees and demolishing buildings.
Kasırga, ağaçları sökerek ve binaları yıkarak sahili parçaladı.
04
sert bir şekilde eleştirmek, yerden yere vurmak
to sharply criticize or condemn someone or something
Transitive: to rip someone's work
Örnekler
The film critic ripped the director's latest movie, calling it a shallow and poorly executed film.
Film eleştirmeni, yönetmenin son filmini paramparça etti, onu sığ ve kötü yapılmış bir film olarak nitelendirdi.
She ripped her colleague's presentation, pointing out numerous flaws in the research and argumentation.
O, meslektaşının sunumunu paramparça etti, araştırmada ve argümantasyonda sayısız kusura işaret etti.
05
çalmak, aşırmak
to take something dishonestly or unlawfully
Transitive: to rip sth
Örnekler
The burglars ripped the valuable artwork from the museum in the dead of night.
Hırsızlar, gecenin bir yarısında müzeden değerli sanat eserini koparıp aldılar.
The pickpocket deftly ripped the tourist's phone from his pocket without him noticing.
Yankesici, turistin cebinden telefonunu fark ettirmeden ustalıkla kopardı.
06
CD'den MP3'e aktarmak
to extract audio or video content from a physical medium, such as a CD or DVD and convert it into a digital format for storage or playback
Transitive: to rip audio or video content
Örnekler
He used a specialized software to rip the tracks from his CD collection onto his computer.
CD koleksiyonundaki parçaları bilgisayarına aktarmak için özel bir yazılım kullandı.
She decided to rip her favorite movies from DVD to MP4 files for easier viewing on her tablet.
Tabletinde daha kolay izlemek için favori filmlerini DVD'den MP4 dosyalarına çıkarmaya karar verdi.
Rip
01
the action of tearing or splitting something
Örnekler
He felt a rip in his shirt after catching it on the fence.
A rip appeared along the seam of the tent.
02
a stretch of fast, turbulent water in a river or the sea caused by currents crossing or colliding
Örnekler
Surfers were warned about the dangerous rip near the shore.
The swimmer struggled against the rip in the river.
03
an opening created by forcefully tearing or pulling something apart
Örnekler
There was a rip in the envelope where it had been torn open.
The jacket had a rip along the zipper.
04
a morally loose or reckless man prominent in fashionable society
Örnekler
He was known as a rip who spent extravagantly on parties.
Society gossiped about the young rip and his affairs.
05
hırsızlık, çalma
the act or practice of stealing
Örnekler
The shop had to close early after a rip occurred last night.
Dün gece bir hırsızlık meydana geldikten sonra dükkan erken kapatmak zorunda kaldı.
That guy ’s been known to be involved in a rip or two.
O adamın bir iki hırsızlık işine karıştığı biliniyor.
