to remember
01
hatırlamak
to bring a type of information from the past to our mind again
Transitive: to remember sth
Örnekler
Can you remember the name of the book we were talking about?
Konuştuğumuz kitabın adını hatırlayabiliyor musun?
I remember the day we first met; it was a sunny afternoon.
İlk tanıştığımız günü hatırlıyorum; güneşli bir öğleden sonraydı.
1.1
anmak
to honor and think about someone who has died, especially as part of a ceremony or tradition
Transitive: to remember sb
Örnekler
They lit candles to remember the victims of the earthquake.
Deprem kurbanlarını anmak için mum yaktılar.
I remember my grandparents in my prayers every night.
Her akşam dualarımda büyükannemi ve büyükbabamı anarım.
1.2
hatırlamak, aklında tutmak
to show that one cares about someone by giving them present, money, etc.
Transitive: to remember sb
Örnekler
My grandmother always remembers me on my birthday.
Büyükannem doğum günümde beni her zaman hatırlar.
Their family friend remembered them in his will.
Aile dostları onları vasiyetinde hatırladı.
02
aklında tutmak
to keep something in one's mind, particularly an important fact
Transitive: to remember that
Örnekler
It is essential to remember that learning from failure leads to growth.
Başarısızlıktan öğrenmenin büyümeye yol açtığını hatırlamak çok önemlidir.
The important thing to remember is that success does n't happen overnight.
Hatırlanması gereken önemli şey, başarının bir gecede olmadığıdır.
03
kendine gelmek
to start to think and behave reasonably, particularly after a lapse
Transitive: to remember oneself
Örnekler
He remembered himself and stopped fidgeting with his hands.
Kendine geldi ve elleriyle oynamayı bıraktı.
He suddenly remembered himself and stopped yelling in anger.
Aniden kendini hatırladı ve öfkeyle bağırmayı bıraktı.
Leksikal Ağaç
misremember
remembering
remember
