to knock
01
vurmak
to hit a door, surface, etc. in a way to attract attention, especially expecting it to be opened
Intransitive: to knock on a surface
Örnekler
She had to knock on the door to announce her arrival.
Gelişini duyurmak için kapıyı çalmak zorunda kaldı.
The neighbor decided to knock on the door to return the borrowed sugar.
Komşu, ödünç alınan şekeri geri vermek için kapıyı çalmaya karar verdi.
02
şiddetle vurmak
to hit or strike with force, often accidentally
Transitive: to knock sth against | to knock sth on sth
Örnekler
The child knocked his knee against the edge of the coffee table.
Çocuk dizini sehpanın kenarına çarptı.
She knocked her head on the low ceiling while going up the stairs.
Merdivenlerden çıkarken alçak tavana kafasını çarptı.
03
vurup yere yıkmak
to hit an object with enough intensity to cause it to shift or topple
Transitive: to knock sth somewhere
Örnekler
He knocked the glass off the table accidentally.
Yanlışlıkla masadaki bardağı devirdi.
She knocked the book off the shelf while reaching for another.
Başka bir kitaba uzanırken rafın üzerindeki kitabı devirdi.
04
vurmak
to strike something with force, resulting in a sharp, audible sound
Transitive: to knock sb/sth somewhere
Örnekler
She knocked the nail into the wall with a hammer.
O, çekiçle duvara çiviyi vurdu.
The boxer knocked his opponent out of the ring with a powerful punch.
Boksör, güçlü bir yumrukla rakibini ringin dışına vurdu.
05
eleştirmek, yerin dibine sokmak
to express disapproval or point out shortcomings in someone or something
Transitive: to knock sth
Örnekler
The film critic knocked the movie for its lack of character development.
Film eleştirmeni, karakter gelişimi eksikliği nedeniyle filmi eleştirdi.
She always seems to knock his choice of clothes, no matter what he wears.
Ne giyerse giysin, onun kıyafet seçimini her zaman eleştiriyor gibi görünür.
06
vurulamak, tıkırdamak
(of an engine) produce a sharp, metallic noise caused by the premature or uneven ignition of the air-fuel mixture
Intransitive
Örnekler
The engine started to knock loudly after using low-quality fuel.
Motor, düşük kaliteli yakıt kullanıldıktan sonra yüksek sesle vurmaya başladı.
Driving uphill with a heavy load can cause the engine to knock if not properly tuned.
Ağır bir yükle yokuş yukarı sürmek, motorun doğru ayarlanmamışsa vurmasına neden olabilir.
Knock
01
vurma sesi, tıkırtı
the sound of knocking (as on a door or in an engine or bearing)
02
eleştiri
negative criticism
03
vuruş, darbe
the act of hitting vigorously
04
vuruş, darbe
a vigorous blow
05
kötü bir deneyim
a bad experience
Leksikal Ağaç
knocker
knocking
knock
