to miss
01
kaçırmak
to fail to catch a bus, airplane, etc.
Transitive: to miss a means of public transportation
Örnekler
I got lost on my way to the airport and I 'm going to miss my flight.
Havaalanına giderken kayboldum ve uçağımı kaçıracağım.
I missed my flight because I arrived at the airport too late.
Uçağımı kaçırdım çünkü havaalanına çok geç geldim.
02
kaçırmak, ışkalemek
to not hit or touch what was aimed at
Transitive: to miss a target
Örnekler
Despite careful aim, the archer missed the target by inches.
Dikkatli bir nişan almasına rağmen, okçu hedefi inçlerle kaçırdı.
The fighter pilot narrowly missed the enemy aircraft during the intense dogfight.
Savaş pilotu, şiddetli hava muharebesi sırasında düşman uçağını ıskaladı.
03
özlemek, hasret kalmak
to feel sad because we no longer can see someone or do something
Transitive: to miss sb/sth
Örnekler
She missed her childhood home after moving to a new city.
Yeni bir şehre taşındıktan sonra çocukluk evini özledi.
He missed his best friend who had moved away to another country.
Başka bir ülkeye taşınan en iyi arkadaşını özledi.
3.1
özlemek, kaçırmak
to be without something or not have it
Transitive: to miss sb/sth
Örnekler
She missed her phone the moment she sat down in the car.
Arabaya oturduğu anda telefonunu özledi.
He is missing his keys, so he ca n't get into the house.
O, anahtarlarını kaybetti, bu yüzden eve giremiyor.
04
anlamamak
to not notice, hear, or understand something
Transitive: to miss sth
Örnekler
She missed the details in the email because she was rushing.
O, e-postadaki ayrıntıları kaçırdı çünkü acele ediyordu.
I missed the sound of the phone ringing because I was in the shower.
Telefonun çalma sesini kaçırdım çünkü duştaydım.
4.1
kaçırmak
to lose the chance to experience or have something
Transitive: to miss an opportunity
Örnekler
She missed the chance to speak at the conference.
Konferansta konuşma şansını kaçırdı.
He missed the opportunity to invest in the project early.
O, projeye erken yatırım yapma fırsatını kaçırdı.
05
katılmamak
to not go to or be present at an event or activity
Transitive: to miss an event
Örnekler
I missed the wedding because I was out of town.
Düğünü kaçırdım çünkü şehir dışındaydım.
They missed the concert because they could n't get tickets in time.
Konseri kaçırdılar çünkü biletleri zamanında alamadılar.
06
kaçırmak, ihmal etmek
to fail to do something, or to omit or overlook something that should have been done
Transitive: to miss sth
Örnekler
I missed the last question on the test because I did n’t read it carefully.
Testteki son soruyu dikkatli okumadığım için kaçırdım.
He missed an important detail in the report, which led to a misunderstanding.
Raporda önemli bir ayrıntıyı kaçırdı, bu da bir yanlış anlaşılmaya yol açtı.
Miss
01
bayan
a girl or young woman
Old useÖrnekler
Congratulations, Miss, you've won the first prize in the contest.
Tebrikler, Bayan, yarışmada birinci ödülü kazandınız.
Excuse me, Miss, you're sitting in my seat.
Affedersiniz, Bayan, benim koltuğumda oturuyorsunuz.
02
(evlenmemiş) kız
a formal title for an unmarried woman
Örnekler
Miss Johnson greeted the guests with a warm smile as they arrived at the party.
Bayan Johnson, partiye vardıklarında misafirleri sıcak bir gülümsemeyle karşıladı.
Excuse me, Miss Smith, do you have a moment to answer a few questions?
Affedersiniz, Bayan Smith, birkaç soruya cevap vermek için bir dakikanız var mı?
03
kaçırma, başarısızlık
a failure to hit (or meet or find etc)
Leksikal Ağaç
dismiss
missed
missing
miss
