to compose
01
bestelemek
to write a musical piece
Transitive: to compose a musical piece
Örnekler
She was inspired by nature 's beauty to compose a serene and melodic piano sonata.
Doğanın güzelliğinden ilham alarak huzur verici ve melodik bir piyano sonatı besteledi.
As part of his coursework, the music student was tasked to compose a short piece for solo violin.
Ders çalışmasının bir parçası olarak, müzik öğrencisinden solo keman için kısa bir parça bestelemesi istendi.
02
yazmak
to write a literary piece with a lot of consideration
Transitive: to compose a literary or scholarly piece
Örnekler
After months of research, she finally composed a compelling essay on environmental conservation.
Aylar süren araştırmadan sonra, nihayet çevre koruma üzerine etkileyici bir deneme yazdı.
The poet took hours to compose a heartfelt poem that captured the essence of love.
Şair, aşkın özünü yakalayan içten bir şiir yazmak için saatler harcadı.
03
oluşturmak, bir araya getirmek
to bring together various elements or components to create a unified whole
Transitive: to compose sth
Örnekler
The artist composed a beautiful landscape painting using vibrant colors and intricate brush strokes.
Sanatçı, canlı renkler ve karmaşık fırça darbeleri kullanarak güzel bir manzara resmi oluşturdu.
The chef composed a culinary masterpiece, combining diverse flavors and textures into a harmonious dish.
Şef, çeşitli lezzetleri ve dokuları uyumlu bir yemekte birleştirerek bir mutfak şaheseri oluşturdu.
04
oluşturmak, meydana getirmek
to form or make up a whole
Transitive: to compose a whole
Örnekler
Carbon and hydrogen atoms compose the molecular structure of methane gas.
Karbon ve hidrojen atomları, metan gazının moleküler yapısını oluşturur.
The novel is composed of multiple chapters, each contributing to the overall narrative.
Roman, her biri genel anlatıya katkıda bulunan birden fazla bölümden oluşur.
05
kendini toplamak, sakinleşmek
to bring one's emotions, demeanor, or thoughts into a state of calmness or control
Transitive: to compose one's thoughts or emotions | to compose oneself
Örnekler
She took a deep breath to compose herself before stepping onto the stage to deliver her speech.
Konuşmasını yapmak üzere sahneye çıkmadan önce kendini toparlamak için derin bir nefes aldı.
Despite the chaos around him, he managed to compose his thoughts and make a rational decision.
Etrafındaki kaosa rağmen, düşüncelerini toparlamayı başardı ve mantıklı bir karar verdi.
Leksikal Ağaç
composed
composer
composing
compose
