to capture
01
tutsak etmek, esir etmek
to catch an animal or a person and keep them as a prisoner
Transitive: to capture an animal or a person
Örnekler
The zookeepers capture wild animals for conservation purposes.
Hayvanat bahçesi görevlileri, koruma amaçlı olarak vahşi hayvanları yakalar.
The police officer captures criminals and ensures they face legal consequences.
Polis memuru, suçluları yakalar ve yasal sonuçlarla karşılaşmalarını sağlar.
02
yakalamak, ifade etmek
to manage to express a mood, quality, scene, etc. accurately in a piece of art
Transitive: to capture a quality or mood
Örnekler
The painting beautifully captured the peacefulness of the countryside.
Tablo, kırsalın huzurunu güzelce yakaladı.
His poem captured the sadness of the moment perfectly.
Onun şiiri, anın üzüntüsünü mükemmel bir şekilde yakaladı.
03
yakalamak, çekmek
to record something by taking a photo or video of it
Örnekler
She captured a great photo of the sunset.
O, gün batımının harika bir fotoğrafını yakaladı.
I tried to capture the moment on video.
Anı videoda yakalamaya çalıştım.
04
cezbetmek
to attract and maintain someone's attention or interest
Transitive: to capture someone's attention or interest
Örnekler
The movie ’s plot captured my interest from the very first scene.
Filmin konusu daha ilk sahneden itibaren ilgimi çekti.
The performer captured the crowd's attention with his incredible talent.
Sanatçı, inanılmaz yeteneğiyle kalabalığın dikkatini çekti.
05
yakalamak, ele geçirmek, esir etmek
to seize or get control of something by force
Transitive: to capture a place
Örnekler
The army captured the fortress after a long battle.
Ordu, uzun bir savaştan sonra kaleyi ele geçirdi.
The pirates captured the ship and took its cargo.
Korsanlar gemiyi ele geçirdi ve yükünü aldı.
06
yakalamak, tutmak
to take in and hold something, like an atom, molecule, or particle, during a physical, chemical, or technical process
Örnekler
The atom can capture a neutron during a nuclear reaction.
Atom, bir nükleer reaksiyon sırasında bir nötronu yakalayabilir.
Scientists study how molecules capture electrons.
Bilim insanları, moleküllerin elektronları nasıl yakaladığını inceliyor.
Capture
01
ele geçirme
the act of forcibly dispossessing an owner of property
Örnekler
The rebels made a capture of the estate.
The army 's capture of enemy resources was swift.
02
bir yıldızın veya gezegenin bir nesneyi yerçekimi alanında tutması süreci
a process whereby a star or planet holds an object in its gravitational field
Örnekler
The comet 's capture by Jupiter altered its orbit.
Planetary capture explains some moons' unusual trajectories.
03
yakalama, ele geçirme
the act of taking of a person by force
Örnekler
The capture of the fugitive ended the manhunt.
Enemy forces celebrated the capture of the general.
04
ele geçirme, yakalama
the act of removing an opponent's game piece from the board
Örnekler
The capture of the queen turned the chess match around.
Players must announce each capture in checkers.
05
partikül yakalama süreci
any process in which an atomic or nuclear system acquires an additional particle
Örnekler
Neutron capture is fundamental to nuclear reactions.
Electron capture changes the composition of the nucleus.
Leksikal Ağaç
capturer
capture
