captivated
01
büyülenmiş, hayran kalmış
intensely interested or fascinated by something
Örnekler
Captivated by the melody, the audience sat in silence, appreciating the musician's skill.
Melodi tarafından büyülenen seyirci, müzisyenin becerisini takdir ederek sessizce oturdu.
The young students were captivated, eagerly listening to their teacher's animated storytelling.
Genç öğrenciler, öğretmenlerinin canlı hikaye anlatımını heyecanla dinleyerek büyülendiler.
02
büyülenmiş, cezbedilmiş
strongly attracted
Leksikal Ağaç
captivated
captivate



























