fascinated
01
büyülenmiş
intensely interested or captivated by something or someone
Örnekler
His fascinated gaze lingered on the intricate design of the antique clock.
Onun büyülenmiş bakışları antik saatin karmaşık tasarımında gezindi.
He watched the documentary with a fascinated expression, eager to learn more.
Belgeseli büyülenmiş bir ifadeyle izledi, daha fazla şey öğrenmek için can atıyordu.
Leksikal Ağaç
fascinated
fascinate



























