to tell
01
anlatmak
to use words and give someone information
Transitive: to tell sb about sth
Örnekler
Did he tell you about the new project?
Sana yeni projeden bahsetti mi?
She told her family about her exciting job offer.
O, heyecan verici iş teklifini ailesine anlattı.
1.1
ifşa etmek
to make confidential information or a secret known
Intransitive
Örnekler
' How did you do on the exam? ' ' I 'm not telling. You'll have to wait for the results.'
'Sınavda nasıl yaptın?' 'Söylemiyorum. Sonuçları beklemek zorunda kalacaksın.'
She promised not to tell, but her guilty expression gave her away.
Sır vermeyeceğine söz verdi, ancak suçlu ifadesi onu ele verdi.
1.2
söylemek, anlatmak
to use words in order to express or narrate something
Transitive: to tell sth
Ditransitive: to tell sb sth
Örnekler
Can you tell me if what he said is true or not?
Bana söylediği şeyin doğru olup olmadığını söyleyebilir misin?
He asked his friend to tell him the truth about what happened.
Arkadaşından ona olanlar hakkında gerçeği anlatmasını istedi.
1.3
söylemek, tavsiye etmek
to instruct or recommend someone to do a particular thing
Ditransitive: to tell sb to do sth
Örnekler
He was told to turn off his phone during the movie.
Film sırasında telefonunu kapatması söylendi.
Passengers are required to do as they are told by the flight attendants.
Yolcuların, kabin memurlarının kendilerine söylediklerini yapmaları gerekmektedir.
1.4
göstermek
to provide information or facts about something in non-verbal ways
Ditransitive: to tell sb a piece of information | to tell sb that
Örnekler
His facial expression told me that he was upset.
Yüz ifadesi bana üzgün olduğunu söyledi.
The chart tells us the sales performance of the company.
Grafik, şirketin satış performansını bize gösterir.
02
ayırt etmek
to realize or determine with confidence
Transitive: to tell that
Intransitive
Örnekler
' He 's definitely not from around here. ' ' How can you tell?'
'Kesinlikle buralı değil.' 'Nasıl anlayabiliyorsun?'
From what I can tell, the weather is going to be nice this weekend.
Anladığım kadarıyla, hafta sonu hava güzel olacak.
2.1
ayırt etmek
to be able to differentiate a person or thing from another
Transitive: to tell the difference between two things | to tell that
Örnekler
Can you tell which song is the original and which is the cover?
Hangi şarkının orijinal, hangisinin cover olduğunu söyleyebilir misin?
Can you tell which twin is which?
Hangi ikizin hangisi olduğunu söyleyebilir misin?
03
etkili olmak
to have an effect that is noticeable, particularly a harmful one
Intransitive
Örnekler
He 's been neglecting his health lately and it 's starting to tell.
Son zamanlarda sağlığını ihmal ediyor ve bu etkisini göstermeye başlıyor.
The harsh winter is starting to tell on the condition of the roads.
Sert kış, yolların durumu üzerinde etkisini göstermeye başlıyor.
Leksikal Ağaç
retell
teller
telling
tell
