breakdown
break
ˈbreɪk
breyk
down
daʊn
daun
British pronunciation
/ˈbreɪkdaʊn/
break-down

"breakdown"kelimesinin İngilizce tanımı ve anlamı

Breakdown
01

arıza

a situation in which something fails to work properly, especially because of a mechanical failure
breakdown definition and meaning
example
Örnekler
The car had a breakdown on the highway, causing traffic delays.
Araba, otoyolda bir arıza yaşadı ve trafik gecikmelerine neden oldu.
A sudden breakdown in the elevator left passengers stranded.
Asansörde ani bir arıza, yolcuları mahsur bıraktı.
02

arıza

a failure in the progress or effectiveness of a relationship or system
example
Örnekler
The communication breakdown led to the project's failure.
İletişim kopukluğu, projenin başarısızlığına yol açtı.
The company experienced a breakdown in its supply chain, leading to a shortage of products.
Şirket, tedarik zincirinde bir arıza yaşadı ve bu da ürün kıtlığına yol açtı.
03

çöküntü

a condition in which a person becomes so anxious or depressed that they can no longer handle their everyday life
Wiki
example
Örnekler
After months of stress at work, he experienced a nervous breakdown and had to take a leave of absence.
Aylarca süren iş stresinin ardından bir sinir krizi geçirdi ve izin almak zorunda kaldı.
The pressures of caregiving for her ailing parents caused her to have a mental breakdown.
Hasta anne babasına bakmanın baskıları onun ruhsal çöküntü yaşamasına neden oldu.
04

ayrıntılı analiz, dağılım

a systematic analysis that divides a whole into separate parts for clarity or measurement
example
Örnekler
The accountant gave a breakdown of expenses by department for the quarter.
Muhasebeci, çeyrek için departman bazında giderlerin bir dökümünü verdi.
Before the meeting she prepared a breakdown of time needed for each agenda item.
Toplantıdan önce, her gündem maddesi için gereken sürenin bir dağılımını hazırladı.
05

ayrışma, bozunma

the process by which organic matter is decomposed, often by bacterial, fungal, or enzymatic action
example
Örnekler
The breakdown of leaf litter by fungi returns nutrients to the soil each autumn.
Mantarlar tarafından yaprak döküntüsünün parçalanması, her sonbaharda toprağa besin maddelerini geri kazandırır.
Scientists measured the breakdown rate of the biodegradable polymer under composting conditions.
Bilim insanları, kompostlama koşullarında biyolojik olarak parçalanabilir polimerin bozunma oranını ölçtü.
06

canlı bir amerikan folk dansı

a lively, energetic solo or group dance featuring intricate footwork and rhythmic accenting, associated with old-time, flatfooting, clogging, buckdancing, or other Southern Appalachian step‑dance traditions
example
Örnekler
The fiddler cued the breakdown and the dancers answered with rapid, intricate steps.
Kemancı breakdown'ı işaret etti ve dansçılar hızlı, karmaşık adımlarla karşılık verdi.
At the festival she performed a solo breakdown that drew loud applause from the crowd.
Festivalde, kalabalıktan yüksek alkış alan bir solo breakdown sergiledi.
LanGeek
Uygulamayı İndir
langeek application

Download Mobile App

stars

app store