to slate
01
planlamak, programlamak
to schedule something for a specific time or purpose
Transitive: to slate an event or action
Örnekler
The manager slated the meeting for Monday morning.
Yönetici toplantıyı Pazartesi sabahı için planladı.
She slated her vacation for the end of the year.
O, tatilini yıl sonuna planladı.
02
arduvazlamak, arduvaz ile kaplamak
to cover something with a type of fine-grained rock
Transitive: to slate a surface
Örnekler
The roofing company suggested slating the gazebo.
Çatı şirketi, köşkü arduvazlamayı önerdi.
To create a traditional look, the craftsman decided to slate the kitchen floor with slate tiles.
Geleneksel bir görünüm oluşturmak için, zanaatkar mutfak zeminini arduaz taşlarla kaplamaya karar verdi.
03
aday göstermek, öne sürmek
to nominate or propose someone as a candidate for a specific position or office in an election
Transitive: to slate sb as a candidate
Ditransitive: to slate sb to do sth
Örnekler
The political party slated John as their candidate for mayor in the upcoming election.
Siyasi parti, yaklaşan seçimlerde belediye başkanı adayı olarak John'u aday gösterdi.
The organization slated Mark as their nominee for governor in the state election.
Organizasyon, eyalet seçimlerinde vali adayı olarak Mark'ı aday gösterdi.
04
acımasızca eleştirmek
to criticize someone or something harshly in the public, especially in a newspaper
Dialect
British
BritishTransitive: to slate sth
Örnekler
The film critic slated the new movie in his review, calling it uninspired and poorly executed.
Film eleştirmeni, yeni filmi eleştirisinde yerden yere vurdu, ona ilhamsız ve kötü yapılmış dedi.
The book reviewer slated the author's latest novel, describing it as derivative and poorly written.
Kitap eleştirmeni, yazarın son romanını yerden yere vurdu, onu türetilmiş ve kötü yazılmış olarak nitelendirdi.
05
seçmek
to appoint someone for a particular job, position, etc.
Transitive: to slate sb for a role or position
Örnekler
The committee slated Peter for the role of project manager.
Komite, Peter'ı proje yöneticisi rolü için atanmış.
The hiring committee slated Karen for the position of human resources manager.
İşe alma komitesi, Karen'ı insan kaynakları yöneticisi pozisyonu için aday gösterdi.
Slate
01
yazı tahtası, kayrak taşı
a smooth, flat, fine-grained rock or a similar material used for writing on with chalk
Örnekler
In the 19th century, students used slate for writing lessons in schools.
19. yüzyılda, öğrenciler okullarda yazı dersleri için arduvaz kullanıyorlardı.
The teacher wrote the day 's lesson on the classroom slate.
Öğretmen, günün dersini sınıfın tahtasına yazdı.
02
aday listesi, seçim platformu
a list of candidates nominated by a political party to run for election to public offices
03
arduvaz, kayrak taşı
a fine-grained metamorphic rock that can be split into thin layers
04
arduvaz
a kind of dark gray rock that can be easily divided into thin flat pieces
