to stipulate
01
şart koşmak
to specify that something needs to be done or how it should be done, especially as part of an agreement
Transitive: to stipulate terms and conditions | to stipulate that
Örnekler
The contract stipulates that the payment must be made within 30 days of the invoice date.
Sözleşme, ödemenin fatura tarihinden itibaren 30 gün içinde yapılması gerektiğini şart koşar.
The rental agreement stipulates that no pets are allowed in the apartment.
Kira sözleşmesi, apartmanda evcil hayvanlara izin verilmediğini şart koşar.
02
şart koşmak
to guarantee a specific requirement or condition that will be fulfilled
Transitive: to stipulate that
Örnekler
The partnership agreement stipulates that profits will be shared equally among the partners.
The agreement stipulates that the artist will receive a royalty payment for each copy of the artwork sold.
Anlaşma, sanatçının satılan her bir sanat eseri kopyası için telif ücreti alacağını şart koşar.
03
şart koşmak, kararlaştırmak
to engage in a formal question-and-answer dialogue to establish legal obligations or agreements
Intransitive
Örnekler
The parties would stipulate in the presence of witnesses to clarify the terms of their contract.
Taraflar, sözleşmelerinin şartlarını netleştirmek için tanıkların huzurunda şart koşarlardı.
In Roman law, parties would stipulate during verbal negotiations to create enforceable contracts.
Roma hukukunda, taraflar yasal olarak bağlayıcı sözleşmeler oluşturmak için sözlü görüşmeler sırasında şart koşarlardı.
Leksikal Ağaç
stipulation
stipulatory
stipulate
stipul
