to shroud
01
örtmek, gizlemek
to cover something in a protective or concealing manner
Transitive: to shroud sth
Örnekler
Before the big reveal, they decided to shroud the artwork in a cloth for added suspense.
Büyük açıklamadan önce, heyecan katmak için sanat eserini bir bezle örtmeye karar verdiler.
The magician carefully shrouded the object with a silk handkerchief before making it disappear.
Sihirbaz, nesneyi kaybetmeden önce dikkatlice bir ipek mendille örtüledi.
02
sarmak, örtmek
to cover or envelop the deceased individual with a cloth, typically as part of funeral rites
Transitive: to shroud a dead body
Örnekler
The family members solemnly shrouded their loved one's body in a white linen shroud before the burial ceremony.
Aile üyeleri, cenaze töreninden önce sevdiklerinin bedenini beyaz bir kefen ile ciddiyetle örttüler.
In some cultures, it is customary to shroud the deceased in a simple cloth as a sign of humility and respect.
Bazı kültürlerde, alçakgönüllülük ve saygı işareti olarak ölen kişiyi basit bir bezle sarmak adettendir.
03
örtmek, gizlemek
to conceal or obscure something from view, as if enveloping it in a shroud
Transitive: to shroud sth in sth
Örnekler
His mysterious past shrouded him in an aura of intrigue and suspicion.
Gizemli geçmişi onu bir merak ve şüphe havasıyla örtüyordu.
The secrecy surrounding the project shrouded it in speculation and rumors.
Projenin etrafındaki gizlilik, onu spekülasyonlar ve söylentilerle örtmüştü.
Shroud
01
kefen
a piece of fabric used to wrap a deceased person's body for burial or cremation
Örnekler
The body was prepared for burial, wrapped in a simple linen shroud according to ancient customs.
Ceset, eski geleneklere göre basit bir keten kefen ile sarılarak defne hazırlandı.
The archaeologists uncovered a well-preserved mummy still encased in its burial shroud within the tomb.
Arkeologlar, mezarın içinde hala cenaze kefenine sarılı iyi korunmuş bir mumya ortaya çıkardılar.
02
istralya, yelken direği halatı
(nautical) a line (rope or chain) that regulates the angle at which a sail is set in relation to the wind
03
askı ipi, paraşüt askı hattı
a line that suspends the harness from the canopy of a parachute
Leksikal Ağaç
enshroud
shroud
