downhill
01
aşağı doğru, yokuş aşağı
in a downward direction, typically toward the lower point of a hill
Örnekler
The cyclist sped downhill, enjoying the thrill of the descent.
Bisikletçi, inişin heyecanını yaşayarak aşağı doğru hızlandı.
The water flowed downhill, creating small streams in the hilly terrain.
Su aşağı doğru aktı ve tepelik arazide küçük dereler oluşturdu.
02
aşağı doğru, kötüye giderek
in a manner indicating a decline or deterioration in conditions or circumstances
Örnekler
After the company lost its key investors, the situation deteriorated downhill.
Şirket ana yatırımcılarını kaybettikten sonra, durum kötüye giderek bozuldu.
Their relationship began to slide downhill after the heated argument.
Hararetli tartışmanın ardından ilişkileri aşağı doğru kaymaya başladı.
downhill
01
kötüye giden, gerileyen
deteriorating, declining, or worsening over time
Örnekler
His mental health took a downhill turn after the incident.
Olaydan sonra ruh sağlığı kötüye gitti.
The project took a downhill path after the management change.
Proje, yönetim değişikliğinden sonra aşağı doğru bir yol izledi.
Örnekler
They rode their bikes along the downhill path.
Bisikletlerini aşağı doğru patikada sürdüler.
The downhill slope was too steep for beginner skiers.
Aşağı doğru eğim, yeni başlayan kayakçılar için çok dikti.
2.1
aşağı yamaç, iniş
situated near the lower end of a slope
Örnekler
The ski lift dropped us off at the downhill station.
Kayak lifti bizi aşağı istasyonda bıraktı.
The sled slid easily along the downhill side of the hill.
Kızak, tepenin aşağı iniş tarafında kolayca kaydı.
03
kolay, çaba gerektirmeyen
easy to do or requiring little effort
Örnekler
After the initial climb, the hike was all downhill.
İlk tırmanıştan sonra, yürüyüş tamamen aşağı doğru oldu.
Once we passed the difficult part, the rest of the journey was downhill.
Zor kısmı geçtikten sonra, yolculuğun geri kalanı yokuş aşağıydı.
04
aşağı yönlü, doğrudan ve güçlü
(American football) involving a running technique that emphasizes direct, powerful forward movement
Örnekler
The team relied on their downhill runners to gain yards quickly.
Takım, hızlı bir şekilde yarda kazanmak için downhill koşucularına güvendi.
He's known for his downhill running style, charging through the defense.
Savunmanın içinden geçen, aşağı yönlü koşu stiliyle tanınır.
Örnekler
The downhill skier made an impressive jump off the ramp.
Yokuş aşağı kayakçı, rampadan etkileyici bir atlayış yaptı.
She is preparing for the upcoming downhill cycling race.
O, yaklaşan yokuş aşağı bisiklet yarışına hazırlanıyor.
Downhill
01
iniş, iniş kayak
a competitive or recreational activity involving skiing down a slope
Örnekler
She has been training for the downhill for years, aiming for the national championship.
O, yıllardır ulusal şampiyonluk hedefiyle iniş için antrenman yapıyor.
The downhill is one of the most thrilling events at the Winter Olympics.
Downhill, Kış Olimpiyatları'ndaki en heyecan verici etkinliklerden biridir.
Örnekler
The bike ride became thrilling once we reached the long downhill.
Uzun bir yokuş aşağı bölümüne ulaştığımızda bisiklet sürmek heyecan verici oldu.
We lost control on the steep downhill, but managed to regain our balance.
Dik yokuş aşağı kısımda kontrolü kaybettik, ancak dengemizi tekrar sağlamayı başardık.
Örnekler
She specialized in downhill, reaching speeds over 100 kilometers per hour during races.
O, yarışlar sırasında saatte 100 kilometrenin üzerinde hızlara ulaşarak iniş dalında uzmanlaştı.
Downhill is known as the fastest and most dangerous event in alpine skiing.
Downhill, alp disiplini kayakçılığındaki en hızlı ve en tehlikeli etkinlik olarak bilinir.
Leksikal Ağaç
downhill
down
hill



























