facile
Örnekler
The athlete 's victory was facile, as they dominated the competition without much challenge.
Sporcunun zaferi kolaydı, çünkü rekabeti fazla zorlanmadan domine etti.
The artist 's brushstrokes were facile, capturing the essence of the scene with ease.
Sanatçının fırça darbeleri kolaydı, sahnenin özünü kolayca yakalıyordu.
Örnekler
Her facile prose captivated readers with its elegance.
Onun kolay düzyazısı, zarafetiyle okuyucuları büyüledi.
His facile delivery of the speech held the audience's attention.
Konuşmanın kolay sunumu, dinleyicilerin dikkatini çekti.
03
yüzeysel, derinliği olmayan
lacking deep thought and true understanding thus being superficial
Örnekler
The politician ’s facile solutions to complex problems were criticized for lacking depth.
Politikacının karmaşık sorunlara yönelik yüzeysel çözümleri, derinlikten yoksun olduğu için eleştirildi.
Her analysis of the issue was too facile and did n’t address the underlying causes.
Sorunun analizi çok yüzeyseldi ve altta yatan nedenleri ele almadı.
