to bless
01
dua etmek
to ask for divine favor or protection for a certain thing or person
Transitive: to bless sb
Örnekler
I bless you with good health and happiness.
Seni iyi sağlık ve mutlulukla kutsuyorum.
May God bless and watch over your family.
Tanrı ailenizi korusun ve kollasın.
02
kutsamak, haç çıkarmak
to perform the Christian gesture of making the sign of the cross
Transitive: to bless sb | to bless oneself
Örnekler
Before entering the church, she blessed herself with the sign of the cross.
Kiliseye girmeden önce, haç işaretiyle kendini kutsadı.
The priest blessed the congregation by making the sign of the cross over them.
Rahip, üzerlerine haç işareti yaparak cemaati kutsadı.
03
kutsamak, ihsan etmek
to bestow or grant someone a special gift, quality, or attribute
Transitive: to bless sb with sth
Örnekler
May God bless you with good health and happiness throughout your life.
Tanrı sizi hayatınız boyunca iyi sağlık ve mutlulukla kutsasın.
The Lord has blessed them with a beautiful home and a loving community.
Rab onları güzel bir ev ve sevgi dolu bir toplulukla kutsadı.
04
kutsamak, takdis etmek
to make something sacred or holy through a religious ceremony, prayer, or declaration
Transitive: to bless sth
Örnekler
The priest blessed the water, making it sacred for baptism.
Rahip, vaftiz için kutsal olan suyu kutsadı.
She asked the priest to bless the house before they moved in.
Taşınmadan önce rahipten evi kutsamasını istedi.
Leksikal Ağaç
blessed
blessing
bless
