to propagate
01
yaymak, yayılımını sağlamak
to spread widely, often through the sharing of information, ideas, or beliefs
Intransitive
Örnekler
The false rumor began to propagate rapidly throughout the community, causing unnecessary panic.
Yanlış söylenti, topluluk içinde hızla yayılmaya başladı ve gereksiz bir paniğe neden oldu.
The misinformation on social media platforms propagated quickly, leading to confusion among users.
Sosyal medya platformlarındaki yanlış bilgiler hızla yayıldı, kullanıcılar arasında kafa karışıklığına yol açtı.
02
yaymak, üremek
to reproduce and produce offspring through natural methods
Intransitive
Örnekler
Many species of flowers propagate through seeds.
Birçok çiçek türü tohumlar yoluyla çoğalır.
Rabbits propagate quickly due to their high reproductive rate.
Tavşanlar, yüksek üreme oranları nedeniyle hızla çoğalır.
03
yaymak, yaygınlaştırmak
to cause something, such as an idea or information, to become widely known or spread
Transitive: to propagate an idea or information
Örnekler
Social media platforms help propagate news and trends quickly across the globe.
Sosyal medya platformları, haberlerin ve trendlerin dünya çapında hızla yayılmasına yardımcı olur.
The artist 's work was propagated through galleries and online exhibitions, gaining international recognition.
Sanatçının çalışması, galeriler ve çevrimiçi sergiler aracılığıyla yayıldı ve uluslararası tanınırlık kazandı.
04
yayılmak, iletmek
(of waves, sound, or light) to travel or spread through a medium or area
Intransitive
Örnekler
Sound waves propagate through the air, reaching our ears.
Ses dalgaları havada yayılır, kulaklarımıza ulaşır.
Light propagates at a constant speed through a vacuum.
Işık, bir vakum içinde sabit bir hızda yayılır.
05
yaymak, yaygınlaştırmak
to make something spread or reach a wider area or more people
Transitive: to propagate sth
Örnekler
Social media helps spread messages and propagate trends worldwide.
Sosyal medya, mesajların yayılmasına ve dünya çapında eğilimlerin yaygınlaştırılmasına yardımcı olur.
The idea of sustainability is being propagated through schools.
Sürdürülebilirlik fikri okullar aracılığıyla yayılıyor.
06
yaymak, iletmek
to pass something, like sound or light, from one place to another through a material or space
Transitive: to propagate waves or signals
Örnekler
The radio tower transmits signals across long distances.
Radyo kulesi, sinyalleri uzun mesafelere iletir.
This fiber optic cable can transmit internet data quickly.
Bu fiber optik kablo, internet verilerini hızlı bir şekilde yayabilir.
07
aktarmak, yaymak
to pass genetic traits or characteristics to offspring through reproduction
Transitive: to propagate a trait
Örnekler
Parents propagate their genetic traits to their children.
Ebeveynler genetik özelliklerini çocuklarına aktarır.
The characteristics of the species were propagated through natural selection.
Türün özellikleri doğal seçilim yoluyla yayıldı.
Leksikal Ağaç
propagation
propagative
propagator
propagate
propag



























