Ara
to consort
01
arkadaşlık etmek
to associate or spend time with someone, typically implying companionship or partnership
Example
She consorts with artists and intellectuals, attending gallery openings and literary events regularly.
Sanatçılar ve entelektüellerle birlikte vakit geçiriyor, galeri açılışlarına ve edebi etkinliklere düzenli olarak katılıyor.
He consorted with known criminals during his rebellious phase in college.
Kolejdeki isyankâr döneminde, tanınmış suçlularla birlikte vakit geçirdi.
02
birlikte bulunmak, arkadaşlık yapmak
keep company
03
bir arada olmak, uyum içinde olmak
go together
Consort
01
uyumlu enstrümanlar topluluğu
a group of instruments or voices that perform together, typically of the same family or type
Example
In the medieval period, a consort was a group of instruments played together, often featuring combinations like viols or recorders.
Ortaçağ döneminde, bir takım, genellikle viyol veya sarkıcı gibi kombinasyonlar içeren birlikte çalınan bir enstrüman grubu idi.
The king's consort delighted the court with their majestic performances, showcasing the talent of the realm's finest musicians.
Kralın konsortu, krallığın en iyi müzisyenlerinin yeteneklerini sergileyerek sarayı ihtişamlı performanslarıyla mest etti.
02
eş, konsort
the husband or wife of a reigning monarch
Yakın Kelimeler
