to call out
[phrase form: call]
01
hizmete çağırmak
to formally request or direct someone to perform a duty or task
Transitive: to call out sb
Örnekler
He called the emergency services out immediately.
O, acil servisleri hemen çağırdı.
The captain called out the rescue team for help.
Kaptan, yardım için kurtarma ekibini çağırdı.
02
bağırmak, yüksek sesle çağırmak
to shout something
Intransitive
Örnekler
He called out in excitement.
Heyecanla bağırdı.
The child called out for help.
Çocuk yardım için bağırdı.
2.1
yüksek sesle çağırmak, duyurmak
to shout names or numbers to be heard clearly
Transitive: to call out names or numbers
Örnekler
The teacher called the roll out in the classroom.
Öğretmen sınıfta isimleri seslendi.
He called out the names of the performers.
Sanatçıların isimlerini seslendirdi.
03
açıkça eleştirmek, kınama
to openly criticize someone's unacceptable behavior
Dialect
American
AmericanTransitive: to call out sb/sth
Örnekler
The teacher had to call out the student's inappropriate behavior in front of the class.
Öğretmen, öğrencinin uygunsuz davranışını sınıfın önünde eleştirmek zorunda kaldı.
The online community united to call out a company for unethical business practices.
Çevrimiçi topluluk, etik olmayan iş uygulamaları nedeniyle bir şirketi eleştirmek için bir araya geldi.
04
meydan okumak, düelloya çağırmak
to challenge someone to fight one in a face-to-face fight
Transitive: to call out sb
Old useÖrnekler
He called out his rival for a duel.
Rakibini bir düelloya çağırdı.
The knight called his opponent out for a fight.
Şövalye, rakibini bir dövüşe çağırdı.
05
greve çağrısı yapmak, greve davet etmek
to order workers to stop working temporarily to show disagreement or seek better terms
Dialect
British
BritishIntransitive
Örnekler
The union decided to call out for a nationwide strike.
Sendika, ulusal çapta bir grev çağrısı yapmaya karar verdi.
The employees called out as a response to contract disputes.
Çalışanlar, sözleşme anlaşmazlıklarına yanıt olarak grev çağrısı yaptı.
