to admonish
01
uyarmak, hafifçe azarlamak
to strongly advise a person to take a particular action
Ditransitive: to admonish sb to do sth
Örnekler
The coach admonished the players to adhere to fair play and sportsmanship during the game.
Koç, oyuncuları maç sırasında fair play ve sporculuk ruhuna bağlı kalmaya uyardı.
The teacher admonished the students to complete their assignments on time to ensure academic success.
Öğretmen, akademik başarıyı sağlamak için öğrencilere ödevlerini zamanında tamamlamalarını tavsiye etti.
02
ihtar vermek
to give criticism or a warning to someone for doing something that is wrong
Transitive: to admonish sb for an action or behavior
Örnekler
The teacher admonished the student for talking during class.
Öğretmen, öğrenciyi derste konuştuğu için uyardı.
The supervisor is admonishing the team members for consistently arriving late to meetings.
Süpervizör, toplantılara sürekli geç kalan ekip üyelerini uyarıyor.
Leksikal Ağaç
admonisher
admonishing
admonishment
admonish
