gilded
01
yaldızlı, altın rengi
reflecting a vibrant, gold-like hue, often shimmering or metallic in appearance
Örnekler
The painting was framed in a gilded border, its rich golden color enhancing the artwork's beauty.
Tablo, yaldızlı bir çerçeve ile çevriliydi, zengin altın rengi, sanat eserinin güzelliğini artırıyordu.
The actor wore a gilded jacket that gleamed under the stage lights, catching everyone's attention.
Aktör, sahne ışıkları altında parlayan ve herkesin dikkatini çeken yaldızlı bir ceket giyiyordu.
02
yaldızlı, sahte
based on pretense; deceptively pleasing
Örnekler
The ornate frame was gilded, adding a luxurious touch to the artwork it held.
Süslü çerçeve yaldızlıydı, içinde bulunan sanat eserine lüks bir dokunuş ekliyordu.
The museum displayed a gilded statue, its gold coating giving it an opulent appearance.
Müze, altın kaplaması ona görkemli bir görünüm veren yaldızlı bir heykel sergiledi.
04
yaldızlı, gösterişli
ostentatiously rich and superior in quality
Leksikal Ağaç
gilded
gild



























