golden
Örnekler
Her hair had a natural shine, like strands of golden silk.
Saçları doğal bir parlaklığa sahipti, altın rengi ipek telleri gibi.
The artist painted a beautiful landscape with golden fields and a blue sky.
Sanatçı, altın rengi tarlalar ve mavi bir gökyüzü ile güzel bir manzara resmi yaptı.
02
altın, altın çağ
describing a time or period marked by wealth, success, and flourishing conditions
Örnekler
The company experienced a golden era during which profits soared and market share expanded.
Şirket, kârların fırladığı ve pazar payının genişlediği altın çağını yaşadı.
The city enjoyed a golden age of prosperity, with booming industries and high living standards.
Şehir, gelişen endüstriler ve yüksek yaşam standartlarıyla bir refah altın çağını yaşadı.
Örnekler
The crown was adorned with intricate designs and was made of solid golden metal.
Taş, karmaşık desenlerle süslenmişti ve katı altın metalden yapılmıştı.
She wore a golden necklace that sparkled brightly in the light.
Işıkta parlak bir şekilde parlayan altın bir kolye takıyordu.
04
altın, olağanüstü
exceptionally pleasing or excellent
Örnekler
The vacation was a golden experience, filled with joy and unforgettable memories.
Tatil, neşe ve unutulmaz anılarla dolu altın bir deneyimdi.
Her golden smile brightened everyone's day and lifted the mood in the room.
Onun altın gülüşü herkesin gününü aydınlattı ve odadaki ruh halini yükseltti.
05
altın, altın değerinde
indicating that something is expected to lead to favorable results or success
Örnekler
Landing the new client was a golden opportunity for the business, promising significant growth.
Yeni müşteriyi kazanmak, iş için altın bir fırsat oldu ve önemli bir büyüme vaat etti.
Her acceptance into the prestigious program was considered a golden chance for future success.
Prestijli programa kabul edilmesi, gelecekteki başarı için altın bir fırsat olarak değerlendirildi.
06
altın, büyüleyici
referring to a voice that is exceptionally melodious, clear, and pleasant, often admired for its quality and charm
Örnekler
Her golden voice captivated the audience, making every performance unforgettable.
Onun altın sesi seyircileri büyüledi, her performansı unutulmaz kıldı.
The singer 's golden voice was praised for its rich tone and perfect pitch.
Şarkıcının altın sesi, zengin tonu ve mükemmel perdesi için övüldü.
Örnekler
The young prodigy was considered a golden talent in the world of classical music.
Genç dahi, klasik müzik dünyasında altın bir yetenek olarak kabul edildi.
The young girl was a golden child in the gymnastics world, impressing everyone with her incredible skills.
Genç kız, jimnastik dünyasında altın bir çocuktu, inanılmaz yetenekleriyle herkesi etkiliyordu.



























