favorable
Örnekler
The proposal received a favorable response from the board.
Öneri, kuruldan olumlu bir yanıt aldı.
She gave him a favorable review after the interview.
Röportajdan sonra ona olumlu bir değerlendirme yaptı.
02
lehinde
(of winds) blowing in the direction that aids movement or travel
Örnekler
The sailors rejoiced when they felt the favorable wind fill their sails, speeding their journey across the ocean.
Denizciler, elverişli rüzgarın yelkenlerini doldurduğunu hissederek okyanus boyunca yolculuklarını hızlandırdıklarında sevindiler.
The pilot adjusted the flight plan to take advantage of the favorable tailwind, reducing travel time.
Pilot, seyahat süresini azaltmak için elverişli kuyruk rüzgarından yararlanmak için uçuş planını ayarladı.
03
olumlu, favorabl
suggesting a likely positive result or outcome
Örnekler
The test results gave a favorable prognosis for recovery.
Test sonuçları, iyileşme için olumlu bir prognoz verdi.
Conditions are favorable for launching the new product.
Yeni ürünün lansmanı için koşullar uygun.
04
olumlu, uğurlu
indicating or bringing luck
Örnekler
She believes she was born under a favorable star.
O, uğurlu bir yıldız altında doğduğuna inanıyor.
The couple chose a favorable day for their wedding.
Çift, düğünleri için uğurlu bir gün seçti.
Leksikal Ağaç
favorability
favorableness
favorably
favorable
favor
