to get out
[phrase form: get]
01
yayılmak, ortaya çıkmak
(of news or information) to become public or widely known
Intransitive
Örnekler
The scandal eventually got out, causing a media frenzy.
Skandal sonunda ortaya çıktı, bir medya çılgınlığına neden oldu.
It's essential to ensure that accurate information gets out to the public.
Doğru bilgilerin halka yayılmasını sağlamak çok önemlidir.
02
dışarı çıkmak
to leave somewhere such as a room, building, etc.
Transitive: to get out of a place
Örnekler
It's a beautiful day; let's get out of the house and enjoy the sunshine.
Güzel bir gün; çıkalım evden ve güneşin tadını çıkaralım.
The kids ca n't wait to get out of the house and play in the garden.
Çocuklar evden çıkmak ve bahçede oynamak için sabırsızlanıyor.
03
çıkarmak, almak
to remove something from a confined space or container
Transitive: to get out sth
Örnekler
Please get the dishes out from the cabinet for dinner.
Lütfen yemek için tabakları dolaptan çıkar.
He reached into his backpack to get out his notebook for class.
Sınıf için defterini çıkarmak için sırt çantasına uzandı.
04
çıkmak, ayrılmak
to leave or move away from a specific situation
Transitive: to get out of a situation
Örnekler
If you're unhappy in your current relationship, it might be time to get out of it.
Mevcut ilişkinizde mutsuzsanız, belki de çıkma zamanı gelmiştir.
She needed to get out of the toxic relationship for her well-being.
Sağlığı için toksik ilişkiden çıkmak zorundaydı.
05
çıkarmak, kurtarmak
to assist someone in leaving a place or situation that may be harmful or unpleasant for them
Transitive: to get out sb of a place or situation
Örnekler
The firefighters arrived to get people out of the burning building.
İtfaiyeciler, insanları yanan binadan çıkarmak için geldi.
Can you get the hiker out of the remote wilderness area safely?
Dağcıyı uzak vahşi doğa alanından güvenle çıkarabilir misiniz?
06
çıkarmak, zorlukla ifade etmek
to express or articulate something with difficulty or hesitation
Transitive: to get out sth
Örnekler
She struggled to get her feelings of guilt out during the therapy session.
Terapi seansında suçluluk duygularını ifade etmekte zorlandı.
He tried to get out his confession, but his nervousness made it challenging.
İtirafını açığa çıkarmaya çalıştı, ama gerginliği bunu zorlaştırdı.
07
kurtulmak, sıyrılmak
to avoid facing negative consequences or to escape unpunished after engaging in a prohibited action
Transitive: to get out of a consequence
Örnekler
She tried to get out of trouble by offering an apology.
Özür dileyerek başından kurtulmaya çalıştı.
He managed to get out of a speeding ticket by explaining an emergency.
Bir acil durumu açıklayarak hız cezasından kurtulmayı başardı.
08
bir şeye zorlamak
to get someone to say or do something through using force
Transitive: to get out a decleration from sb
Örnekler
The interrogator used various tactics to get out the truth from the suspect.
Sorgucu, şüpheliden gerçeği çıkarmak için çeşitli taktikler kullandı.
They threatened to get a statement out from the reluctant whistleblower.
İsteksiz ihbarcıdan bir açıklama almakla tehdit ettiler.
09
çıkarmak, yayınlamak
to produce or release something, such as a publication or product, for public consumption or use
Transitive: to get out a publication or product
Örnekler
The magazine plans to get the new issue out to subscribers by the end of the month.
Dergi, yeni sayıyı abonelere ay sonuna kadar çıkarmayı planlıyor.
The artist worked hard to get the new album out for music enthusiasts.
Sanatçı, müzik tutkunları için yeni albümü çıkarmak için çok çalıştı.
10
çıkarmak, temizlemek
to remove dirt, stains, or other unwanted substances from something
Transitive: to get out unwanted material from sth
Örnekler
She used a stain remover to get out the red wine stain from her dress.
Elbisesindeki kırmızı şarap lekesini çıkarmak için bir leke çıkarıcı kullandı.
The dry cleaner was able to get the stubborn ink stain out from the shirt.
Kuru temizlemeci, inatçı mürekkep lekesini gömlekten çıkarmayı başardı.
11
inmek, çıkmak
to exit from inside a vehicle
Örnekler
She had to get out of the taxi because it was stuck in traffic.
Trafikte sıkışıp kaldığı için taksideden inmek zorunda kaldı.
The driver asked me to get out when we reached the destination.
Şoför, hedefe vardığımızda inmemi istedi.
