to realize
01
farkına varmak, farkında olmak
to have a sudden or complete understanding of a fact or situation
Transitive: to realize sth | to realize that
Örnekler
He realized his mistake at once after reviewing the report.
Raporu inceledikten sonra hatasını hemen fark etti.
She did n’t realize the impact of her words until she saw the reactions.
Tepkileri görünceye kadar sözlerinin etkisini fark etmedi.
Örnekler
She worked hard to realize her dream of becoming a published author.
Yayınlanmış bir yazar olma hayalini gerçekleştirmek için çok çalıştı.
The new policy helped to realize the company ’s goal of reducing costs.
Yeni politika, şirketin maliyetleri düşürme hedefini gerçekleştirmesine yardımcı oldu.
03
gerçekleştirmek, somutlaştırmak
to make something tangible or actual from an idea or concept
Transitive: to realize an idea or concept
Örnekler
The artist realized her concept into a stunning sculpture.
Sanatçı, konseptini etkileyici bir heykele dönüştürdü.
The prototype helped realize the innovative design for the new gadget.
Prototip, yeni gadget için yenilikçi tasarımı gerçekleştirmeye yardımcı oldu.
04
gerçekleştirmek, kar elde etmek
to earn financial gain from a sale or transaction
Transitive: to realize a profit or revenue
Örnekler
The company realized substantial gains from its recent merger.
Şirket, son birleşmesinden önemli kazançlar elde etti.
By selling the property, they realized a significant return on their investment.
Mülkü satarak, yatırımlarından önemli bir getiri elde ettiler.
Örnekler
The company decided to realize some of its holdings to improve liquidity.
Şirket, likiditeyi artırmak için bazı varlıklarını nakde çevirmeye karar verdi.
She realized her investment portfolio to cover unexpected expenses.
Beklenmedik masrafları karşılamak için yatırım portföyünü nakde çevirdi.
Örnekler
The antique vase realized a high price due to its rarity.
Antik vazo, nadirliği nedeniyle yüksek bir fiyat gerçekleştirdi.
The collectible item realized more than its estimated value during bidding.
Koleksiyon parçası, müzayede sırasında tahmini değerinden daha fazlasını gerçekleştirdi.
05
kullanmak, işletmek
to employ a specific linguistic element in speech or writing
Transitive: to realize a linguistic element
Örnekler
She realized the verb tense consistently throughout her essay.
O, makalesi boyunca fiil zamanını tutarlı bir şekilde kullandı.
The dialect was realized through unique vocabulary and expressions.
Lehçe, benzersiz kelime dağarcığı ve ifadelerle kullanıldı.
06
gerçekleştirmek, tamamlamak
to enhance or complete a partially written musical composition
Transitive: to realize a musical piece
Örnekler
The unfinished symphony was realized by a contemporary composer.
Bitmemiş senfoni, çağdaş bir besteci tarafından gerçekleştirildi.
The team worked to realize the incomplete movements of the classical composition.
Ekip, klasik kompozisyonun tamamlanmamış hareketlerini gerçekleştirmek için çalıştı.
Leksikal Ağaç
realizable
realized
realize
real



























