
Ara
to keep out of
[phrase form: keep]
01
uzak tutmak, dışarıda tutmak
to prevent someone from getting involved in a particular situation, matter, etc.
Example
Parents often try to keep their children out of trouble.
Ebeveynler genellikle çocuklarını başlarının belaya girmesinden uzak tutmaya çalışır.
The teacher aims to keep her students out of conflicts during school.
Öğretmen, öğrencilerini okulda çatışmalardan uzak tutmayı hedefliyor.
02
katılmamayı tavsiye ederim, dışarda kalmayı öneriyorum
to not get involved in a particular situation, matter, etc.
Example
I'd advise you to keep out of this argument; it's not worth getting involved.
Bu tartışmaya katılmamayı tavsiye ederim; buna karışmaya değmez.
He decided to keep out of the stock market due to its volatility.
Hisse senedi piyasasındaki dalgalanma nedeniyle katılmamayı tavsiye ederim.
03
uzak durmak, konuşmamaya çalışmak
to avoid contact with a specific thing
Example
He kept out of the rain by taking shelter under the awning.
Yağmurdan uzak durmak için tentenin altına sığındı.
To avoid catching a cold, she kept out of the chilly night air.
Soğuk algınlığına yakalanmamak için, soğuk gece havasından uzak durdu.
04
dışarıda tutmak, uzak tutmak
to prevent someone or something from coming into contact with a specific thing
Example
Parents were reminded to keep their children's toys out of the rain to avoid damage.
Ebeveynlere, çocuklarının oyuncaklarını yağmurdan dışarıda tutmaları için hatırlatıldı, böylece hasar önlensin.
The pet owner was advised to keep the dog out of the extreme heat to prevent heat-related issues.
Evcil hayvan sahibine, köpeği aşırı sıcaktan dışarıda tutması gerektiği, sıcakla ilgili sorunları önlemek için önerildi.
05
dışarıda tutmak, içeri sokmamak
to stop someone or something from entering a particular place, often by setting boundaries
Example
The " No Entry " sign was meant to keep people out of the construction site for their safety.
"Giriş Yapma" tabelası, insanların inşaat alanına girmesini dışarıda tutmak için konulmuştu, bu da onların güvenliği içindi.
To protect the wildlife, the nature reserve had fences and signs to keep visitors out of restricted areas.
Yaban hayatını korumak için, doğa koruma alanında ziyaretçileri sınırlı bölgelere dışarıda tutmak için çitler ve tabelalar vardı.
06
uzak durmak, girmemek
to stay away from a particular area, place, etc.
Example
For safety reasons, spectators kept out of the field during the intense sports match.
Güvenlik nedenleriyle, seyirciler yoğun spor müsabakası sırasında alandan uzak durdular.
To avoid disturbing the nesting birds, hikers kept out of the restricted nesting zones.
Yuva yapan kuşları rahatsız etmemek için, dağcılar yasaklı yuva bölgelerinden uzak durdular.

Yakın Kelimeler