starve
starve
stɑrv
starv
British pronunciation
/stˈɑːv/

"starve"kelimesinin İngilizce tanımı ve anlamı

to starve
01

çok acıkmak

to be very hungry
Intransitive
to starve definition and meaning
example
Örnekler
After skipping breakfast, I was starving by lunchtime.
Kahvaltıyı atladıktan sonra, öğle yemeği vakti geldiğinde açlıktan ölüyordum.
He did n't eat all day and was starving by the time dinner arrived.
Bütün gün yemek yemedi ve akşam yemeği geldiğinde açlıktan ölüyordu.
02

açlıktan ölmek

to die from lack of food
Intransitive
to starve definition and meaning
example
Örnekler
During the famine, many people in the region starved due to lack of food and resources.
Kıtlık sırasında, bölgedeki birçok insan yiyecek ve kaynak eksikliği nedeniyle açlıktan öldü.
The humanitarian organization provided emergency relief to communities at risk of starving.
İnsani yardım örgütü, açlıktan ölme riski altındaki topluluklara acil yardım sağladı.
03

aç bırakmak, yiyecekten mahrum etmek

to deprive someone or something of food
Transitive: to starve sb/sth
to starve definition and meaning
example
Örnekler
Animals in captivity may suffer if they are starved or not provided with sufficient food.
Esaret altındaki hayvanlar, aç bırakılırsa veya yeterli yiyecek verilmezse acı çekebilir.
The captives were cruelly treated and deliberately starved in the prison camps.
Esirler, hapishane kamplarında acımasızca muamele gördü ve kasıtlı olarak aç bırakıldı.
04

açlıktan ölmek, yoksun kalmak

to suffer great need or deprivation, typically of something essential, such as resources or care
Intransitive: to starve for a need or desire
example
Örnekler
The city starved for basic supplies during the blockade.
Şehir, abluka sırasında temel malzemelerden yoksun kaldı.
The family starved for love and affection after the loss of their father.
Aile, babalarının kaybından sonra sevgi ve şefkat açlığı çekti.
05

mahrum etmek, aç bırakmak

to deprive someone of attention, resources, affection, etc.
Transitive: to starve sb/sth | to starve sb/sth of a necessity
example
Örnekler
The company starved its employees of the resources needed to succeed.
Şirket, çalışanlarını başarılı olmak için gerekli kaynaklardan mahrum bıraktı.
The artist ’s creativity was starved by the constant pressure of deadlines.
Sanatçının yaratıcılığı, sürekli zaman baskısı nedeniyle aç bırakıldı.
LanGeek
Uygulamayı İndir
langeek application

Download Mobile App

stars

app store