Shuffle
01
iskambil kağıtlarını karıştırma
the action of randomly mixing game cards
02
ayaklarını sürüyerek yürüme
a hesitant or dragging movement or sound, typically produced by the feet
Örnekler
The shuffle of footsteps outside the door made him pause, wondering who could be approaching.
Kapının dışındaki ayak seslerinin karışıklığı onu durdurdu, kimin yaklaşabileceğini merak ederek.
With a slight shuffle, she adjusted her position in the chair, trying to find a more comfortable spot.
Hafif bir sürüklenme ile sandalyedeki pozisyonunu ayarladı, daha rahat bir yer bulmaya çalışıyordu.
03
sürükleme adımı, shuffle
a type of dance step characterized by sliding or dragging the feet along the floor, typically executed with a rhythmic pattern
Örnekler
The dance instructor demonstrated the basic shuffle, emphasizing the smooth sliding motion of the feet.
Dans öğretmeni temel shuffle adımını gösterdi, ayakların pürüzsüz kayma hareketini vurgulayarak.
In tap dance, the shuffle is often used as a foundational step, providing a rhythmic base for more complex sequences.
Step dansında, shuffle genellikle temel bir adım olarak kullanılır ve daha karmaşık diziler için ritmik bir taban sağlar.
to shuffle
01
karıştırmak, dağıtmak
to mix or rearrange randomly
Transitive: to shuffle arrangement of something
Örnekler
The card player began to shuffle the deck before dealing the cards for the next round.
Kart oyuncusu bir sonraki tur için kartları dağıtmadan önce desteyi karıştırmaya başladı.
The librarian shuffled the books on the display shelf to highlight different genres and authors.
Kütüphaneci, farklı türleri ve yazarları vurgulamak için sergi rafındaki kitapları karıştırdı.
02
ayaklarını sürüyerek yürümek, ağır adımlarla yürümek
to move one's feet slowly or lazily, often by dragging them along the ground
Intransitive
Örnekler
The tired hiker continued to shuffle along the trail.
Yorgun yürüyüşçü, patikada ayaklarını sürüyerek ilerlemeye devam etti.
Grandma used to shuffle around the garden, tending to her flowers.
Büyükanne, bahçede çiçeklerine bakarken ayaklarını sürüyerek dolaşırdı.
03
şarkıları düzensiz bir şekilde çaldırmak
to play or arrange a set of songs randomly
Transitive: to shuffle music
Örnekler
At the party, the DJ decided to shuffle the playlist, creating an eclectic mix of music.
Partide, DJ çalma listesini karıştırmaya karar verdi, böylece eklektik bir müzik karışımı oluşturdu.
When hosting a casual gathering, it 's always fun to shuffle your favorite songs.
Sıradan bir toplantıya ev sahipliği yaparken, favori şarkılarınızı karıştırmak her zaman eğlencelidir.



























