to scrunch
01
dalgalandırmak
to squeeze the hair with hands to make it look wavy
Transitive: to scrunch hair
Örnekler
After applying a styling mousse, she would scrunch her hair gently to enhance its natural waves.
Şekillendirici köpük uyguladıktan sonra, doğal dalgalarını belirginleştirmek için saçlarını nazikçe buruştururdu.
To achieve a beachy look, the hairstylist advised her to scrunch her damp hair with a sea salt spray.
Plaj tarzı bir görünüm elde etmek için, kuaför ona ıslak saçlarını deniz tuzu spreyi ile buruşturmasını tavsiye etti.
02
büzüşmek, küçülmek
to bend down or pull oneself into a compact position
Intransitive: to scrunch
Örnekler
Trying to hide from the teacher, the mischievous student scrunched behind the bookshelf.
Öğretmenden saklanmaya çalışan yaramaz öğrenci kitaplığın arkasına büzüştü.
To avoid being seen by the enemy, the soldier scrunched in the trenches.
Düşman tarafından görülmemek için asker siperlerde büzüldü.
03
çıtırdamak, gıcırdamak
to make a noise, often by crushing or crunching something
Intransitive
Örnekler
While we were walking, the snow was scrunching under our boots.
Yürürken, kar botlarımızın altında çıtırdıyordu.
The car wheels scrunched over the gravel driveway.
Araba tekerlekleri çakıl yolda gıcırdadı.
04
sıkıştırmak, buruşturmak
to squeeze or crunch something into a compact shape or form
Transitive: to scrunch sth
Örnekler
The child attempted to scrunch the playdough into different shapes with their hands.
Çocuk, oyun hamurunu elleriyle farklı şekillere sıkıştırmaya çalıştı.
In the cold weather, he could n't help but scrunch his shoulders to stay warm.
Soğuk havada, sıcak kalmak için omuzlarını sıkıştırmaktan kendini alamadı.
05
buruşturmak, kasmak
to tighten or draw together one's facial features
Transitive: to scrunch one's facial features
Örnekler
The child scrunched his face in pain as the doctor administered the injection.
Doktor enjeksiyonu yaparken çocuk acıyla yüzünü buruşturdu.
She scrunched her eyebrows in confusion, trying to understand the complicated instructions.
Kafa karışıklığı içinde kaşlarını çattı, karmaşık talimatları anlamaya çalışıyordu.
Scrunch
01
bir çıtırtı sesi, bir gıcırtı
a crunching noise
