Salad days
01
toyluk zamanı
the time in a person's life marked by youthfulness, inexperience, and being carefree
Örnekler
During his college years, Mark enjoyed the freedom and carefree nature of the salad days, spending long nights studying, socializing with friends, and exploring new experiences.
Üniversite yıllarında, Mark, gençlik günlerinin özgürlüğünü ve kaygısız doğasını sevdi, uzun geceler boyunca ders çalışarak, arkadaşlarıyla sosyalleşerek ve yeni deneyimler keşfederek geçirdi.
Lisa is currently in her salad days, enjoying her carefree college life and exploring new adventures with her friends.
Lisa şu anda gençlik günlerini yaşıyor, kaygısız üniversite hayatının tadını çıkarıyor ve arkadaşlarıyla yeni maceralar keşfediyor.
02
en parlak dönemi
the time when something is at its best or most successful
Örnekler
The athlete is enjoying his salad days, achieving record-breaking performances and winning multiple championships.
Sporcu, rekor kıran performanslar sergileyerek ve birden fazla şampiyonluk kazanarak altın günlerinin tadını çıkarıyor.
The company 's salad days were in the early years when they secured several major contracts and grew rapidly.
Şirketin altın günleri, birkaç büyük sözleşme imzaladıkları ve hızla büyüdükleri ilk yıllardaydı.



























