to decree
01
hüküm vermek
to make an official judgment, decision, or order
Transitive: to decree a decision or order | to decree that
Örnekler
The king decreed that all citizens must pay taxes by the end of the month.
Kral, tüm vatandaşların ay sonuna kadar vergi ödemesi gerektiğini emretti.
The mayor decrees new traffic regulations to improve safety in the city.
Belediye başkanı, şehirdeki güvenliği artırmak için yeni trafik düzenlemeleri emreder.
02
emretmek, ilan etmek
to announce or issue a formal decision or order
Intransitive
Örnekler
The king decreed, signaling his authority over the land.
Kral, topraklar üzerindeki otoritesini göstererek kararname çıkardı.
The council decreed, asserting its legislative power over municipal matters.
Konsey, belediye meseleleri üzerindeki yasama yetkisini ileri sürerek karar verdi.
Decree
01
kararname
an official authoritative decision or judgment, especially one made by a government or the ruler of a country
Örnekler
The king issued a decree establishing a new tax law.
Kral, yeni bir vergi yasası oluşturan bir kararname çıkardı.
The government ’s decree mandated stricter environmental regulations.
Hükümetin kararnamesi daha sıkı çevre düzenlemelerini zorunlu kıldı.
