decrepit
Örnekler
The decrepit woman struggled to climb the stairs due to her frailty.
Köhnemiş kadın, zayıflığı nedeniyle merdivenleri çıkmakta zorlandı.
Despite his decrepit condition, the elderly man retained a sharp mind.
Köhnemiş durumuna rağmen, yaşlı adam keskin bir zihne sahipti.
02
harap, yıpranmış
weakened or falling apart from age, neglect, or long use
Örnekler
The decrepit bridge swayed dangerously with each passing truck.
Her geçen kamyonla birlikte harap köprü tehlikeli bir şekilde sallanıyordu.
He still drives a decrepit old van held together with duct tape.
Hâlâ selobantla bir arada tutulan yıpranmış eski bir minibüs kullanıyor.
