to encounter
01
karşılaşmak, rastlamak
to come across or meet someone or something, often unexpectedly or by accident
Transitive: to encounter sb/sth
Örnekler
While hiking in the woods, we encountered a group of deer grazing peacefully.
Ormanda yürüyüş yaparken, huzur içinde otlayan bir geyik grubuyla karşılaştık.
I was surprised to encounter my old friend at the airport during a layover.
Bir aktarma sırasında havaalanında eski arkadaşımla karşılaşmaktan şaşırdım.
02
karşılaşmak
to be faced with an unexpected difficulty during a process
Transitive: to encounter a difficulty
Örnekler
The team encountered unexpected challenges while implementing the new software.
Ekip, yeni yazılımı uygularken beklenmedik zorluklarla karşılaştı.
During the expedition, the explorers encountered difficulties navigating through rough terrain.
Keşif sırasında, kaşifler engebeli arazide gezinirken zorluklarla karşılaştılar.
03
karşılaşmak, rastlamak
to meet, especially by chance
Intransitive
Örnekler
They often encounter in unusual circumstances.
Sıra dışı durumlarda sık sık karşılaşırlar.
Travelers frequently encounter while exploring remote areas.
Seyyahlar, uzak bölgeleri keşfederken sık sık karşılaşır.
04
karşılaşmak, yüzleşmek
to face or come into conflict with someone
Transitive: to encounter an adversary or enemy
Örnekler
The soldiers encountered enemy forces on their way to the border.
Askerler sınıra giderken düşman kuvvetleriyle karşılaştı.
The explorers encountered a dangerous wild animal during their expedition.
Kaşifler, keşifleri sırasında tehlikeli bir vahşi hayvanla karşılaştılar.
Encounter
01
karşılaşma, çatışma
a minor short-term fight
02
karşılaşma, tesadüf
a casual or unexpected convergence
03
karşılaşma, tesadüfi buluşma
a casual meeting with a person or thing
04
karşılaşma, düşmanca karşılaşma
a hostile disagreement face-to-face



























