to encroach
01
sınırı aşmak
to gradually moving forward or extending beyond established boundaries or limits
Örnekler
The company's expansion plans gradually encroach on the outskirts of the town, prompting discussions about urban development.
Şirketin genişleme planları, kentin eteklerine doğru yavaş yavaş tecavüz ediyor, kentsel gelişim hakkında tartışmaları tetikliyor.
Over time, urbanization encroached upon rural areas, altering the landscape and lifestyle of local communities.
Zamanla, kentleşme kırsal alanlara tecavüz etti, bölgenin manzarasını ve yerel toplulukların yaşam tarzını değiştirdi.
02
ihlal etmek, tecavüz etmek
to intrude upon or infringe upon someone else's territory, rights, or space, often causing harm or inconvenience
Örnekler
The construction of the new building encroaches upon the neighboring property, leading to a legal dispute.
Yeni binanın inşaatı, komşu mülke tecavüz ediyor ve bu da yasal bir anlaşmazlığa yol açıyor.
The noisy neighbors are encroaching on our privacy by playing loud music late at night.
Gürültücü komşular, gece geç saatlerde yüksek sesle müzik çalarak mahremiyetimize tecavüz ediyor.
Leksikal Ağaç
encroacher
encroaching
encroachment
encroach



























