crazy
01
aptal
extremely foolish or absurd in a way that seems insane
Örnekler
He does crazy things like swimming in the lake in the middle of winter.
Kışın ortasında göle yüzmek gibi çılgın şeyler yapar.
I know it sounds crazy, but I'd love to live on a boat.
Kulağa çılgınca geldiğini biliyorum ama bir teknenin üzerinde yaşamayı çok isterdim.
02
deli, çılgın
(of a person) not possessing a stable and healthy mental condition
Örnekler
He 's acting crazy, he insists he can communicate with his dead cat.
Deli gibi davranıyor, ölü kedisiyle iletişim kurabileceğinde ısrar ediyor.
He 's not dangerous, just a bit crazy and talks nonsense sometimes.
O tehlikeli değil, sadece biraz deli ve bazen saçmalıyor.
Örnekler
I ’m crazy about this new restaurant and eat there often.
Bu yeni restorana deliyim ve sık sık orada yemek yiyorum.
He ’s crazy for his new guitar and practices daily.
Yeni gitarına delidir ve her gün pratik yapar.
04
heyecanlı
losing emotional or mental control, often due to excitement, anger, or distress
Örnekler
The crowd went crazy when their team scored the winning goal.
Takımları kazanan golü attığında kalabalık çılgına döndü.
Stop making so much noise, or I ’ll go crazy!
Bu kadar gürültü yapmayı bırak, yoksa deli olacağım!
Crazy
Örnekler
The town viewed him as a crazy who talked to himself.
Kasaba onu kendi kendine konuşan bir deli olarak görüyordu.
Only a crazy would attempt such a dangerous stunt.
Böyle tehlikeli bir numarayı ancak bir deli dener.
Leksikal Ağaç
crazily
craziness
crazy
craze



























