mad
Örnekler
He was mad at himself for making the same mistake again.
Aynı hatayı tekrar yaptığı için kendisine kızgındı.
She was mad at the rude customer who shouted at her.
Ona bağıran kaba müşteriye kızgındı.
02
deli
suffering from a severe mental disorder that affects one's thoughts, behaviors, and emotions
Örnekler
The asylum housed mad individuals with incomprehensible mental challenges.
Akıl hastanesi, anlaşılmaz zihinsel zorlukları olan deli bireyleri barındırıyordu.
The mad scientist laughed maniacally in his dim lab.
Deli bilim adamı, loş laboratuvarında manyakça güldü.
03
deli, akılsız
extremely unwise or lacking in sound judgment
Örnekler
It was mad to think they could climb the mountain without any training.
Hiçbir eğitim olmadan dağa tırmanabileceklerini düşünmek deliceydi.
His plan to spend all his savings on a risky investment seemed mad.
Tüm birikimlerini riskli bir yatırıma harcama planı deli görünüyordu.
Örnekler
She 's mad about her new puppy.
O, yeni köpeği için deli oluyor.
They 're mad for adventure and love traveling the world.
Onlar macera için çılgınlar ve dünyayı dolaşmayı seviyorlar.
Örnekler
The villagers ran when a mad dog entered the square.
Köylüler, kuduz bir köy meydanına girdiğinde kaçtı.
They had to trap the mad raccoon to prevent it from biting anyone.
Çılgın rakunun birini ısırmasını önlemek için onu tuzağa düşürmek zorunda kaldılar.
Örnekler
The crowd showed mad respect for the champion.
Kalabalık şampiyona deli saygı gösterdi.
She has mad talent for design.
Onun tasarım için müthiş bir yeteneği var.
Leksikal Ağaç
madden
madly
madness
mad



























