madly
01
çılgınca
in a way that suggests or resembles insanity or wild excitement
Örnekler
His eyes bulged madly as he tried to understand the shocking news.
Şok edici haberi anlamaya çalışırken gözleri deli gibi fırladı.
The dog barked madly at the stranger approaching the house.
Köpek, eve yaklaşan yabancıya çılgınca havladı.
02
çılgıncasına
used as an intensifier to express a very high degree
Örnekler
The fans are madly in love with the new singer.
Hayranlar yeni şarkıcıya delicesine aşıklar.
She madly supported the cause, volunteering every weekend.
O, her hafta sonu gönüllü olarak çalışarak davayı çılgınca destekledi.
03
çılgınca, umutsuzca
in a wild, hurried, or uncontrolled manner during an activity
Örnekler
I rushed madly around the kitchen trying to prepare dinner.
Akşam yemeğini hazırlamaya çalışırken mutfakta çılgınca koşturdum.
She searched madly for her missing keys before leaving.
Ayrılmadan önce kayıp anahtarlarını çılgınca aradı.
Örnekler
They lived madly, spending all their savings on luxury items.
Delice yaşadılar, tüm birikimlerini lüks eşyalara harcayarak.
He gambled madly and soon lost everything.
Çılgınca kumar oynadı ve kısa sürede her şeyini kaybetti.
Leksikal Ağaç
madly
mad



























