crazily
01
çılgınca, kontrolsüz bir şekilde
in a wild or out-of-control way, often with sudden or erratic movement or behavior
Örnekler
She ran crazily through the streets, laughing and waving her arms.
O, sokaklarda çılgınca koştu, gülerek ve kollarını sallayarak.
The lights flickered crazily as the storm raged outside.
Fırtına dışarıda şiddetle eserken ışıklar çılgınca yanıp sönüyordu.
Örnekler
She crazily quit her job without a plan.
O, deli gibi bir planı olmadan işini bıraktı.
He crazily agreed to marry her after just one week.
Sadece bir hafta sonra onunla evlenmeyi çılgınca kabul etti.
02
çılgınca, tutkuyla
with intense excitement or passion
Örnekler
He talked crazily about his new business idea.
Yeni iş fikri hakkında çılgınca konuştu.
She 's crazily committed to training for the marathon.
Maraton için antrenman yapmaya delicesine bağlı.
03
çılgınca, aşırı derecede
to an extreme or ridiculous degree
Örnekler
It 's been crazily hot this summer.
Bu yaz çılgınca sıcak geçti.
The days are passing crazily fast.
Günler çılgınca hızlı geçiyor.
Leksikal Ağaç
crazily
crazy
craze



























