craze
craze
kreɪz
kreyz
British pronunciation
/kɹˈe‍ɪz/

"craze"kelimesinin İngilizce tanımı ve anlamı

Craze
01

geçici heves

a temporary enthusiasm or infatuation for a particular thing or activity
example
Örnekler
The hula hoop craze swept through schools in the 1950s, with kids everywhere wanting one.
Hula hoop çılgınlığı 1950'lerde okulları sardı, her yerdeki çocuklar bir tane istiyordu.
Social media has fueled a new craze for retro-style disposable cameras.
Sosyal medya, retro tarzı tek kullanımlık kameralar için yeni bir çılgınlık yarattı.
02

çatlak ağı, kraklama

a thin network of fine cracks that form on the surface of a glaze, coating, or similar material
example
Örnekler
The antique vase had a delicate craze on its porcelain surface, adding to its charm.
Antik vazonun porselen yüzeyinde, çekiciliğine katkıda bulunan hassas bir çatlak ağı vardı.
Over time, the glaze on the pottery began to craze, forming intricate patterns of fine cracks.
Zamanla, seramiğin üzerindeki sır çatlamaya başladı ve ince çatlaklardan oluşan karmaşık desenler oluştu.
03

çılgınlık, hezim

a state of extreme mental disturbance or turmoil
example
Örnekler
In a sudden craze, he started shouting and throwing objects across the room.
Ani bir çılgınlık nöbetiyle, bağırmaya ve odanın içine eşyalar fırlatmaya başladı.
The character in the novel descended into a craze after losing everything dear to him.
Romandaki karakter, ona sevgili olan her şeyi kaybettikten sonra bir çılgınlığa düştü.
to craze
01

çatlamak, kırışmak

to form thin cracks on a surface, like a glaze or coating
example
Örnekler
Over time, the pottery began to craze due to changes in temperature and humidity.
Zamanla, seramik sıcaklık ve nem değişiklikleri nedeniyle çatlamaya başladı.
The extreme heat caused the glass vase to craze, leaving fine cracks across its surface.
Aşırı sıcak, cam vazonun çatlamasına neden oldu ve yüzeyinde ince çatlaklar bıraktı.
02

çıldırtmak, delirtmek

to make someone go crazy or lose control of their mind
example
Örnekler
The endless noise from the construction site seemed to craze him after weeks of no peace.
İnşaat alanından gelen bitmek bilmeyen gürültü, haftalarca huzur bulamadıktan sonra onu çıldırtmış gibi görünüyordu.
The terrifying events in the haunted house could craze even the bravest of souls.
Perili evdeki korkunç olaylar, en cesur ruhları bile çıldırtabilir.
LanGeek
Uygulamayı İndir
langeek application

Download Mobile App

stars

app store