to creak
01
gıcırdamak
to make a harsh, high-pitched sound when something rubs against or moves against another surface that is rough or rusty
Örnekler
The old wooden floorboards began to creak under the weight of each step as we walked through the abandoned house.
Terk edilmiş evde yürürken eski ahşap döşeme tahtaları her adımın ağırlığı altında gıcırdamaya başladı.
As the door slowly opened, it made a loud creak that echoed throughout the empty hallway.
Kapı yavaşça açılırken, boş koridorda yankılanan yüksek bir gıcırtı çıkardı.
Creak
01
gıcırtı, çıtırtı
a high-pitched, squeaking sound, typically produced by something wooden or metallic when under pressure or movement
Örnekler
The old floorboards emitted a creak with every step she took.
Eski tahta döşemeler, attığı her adımda bir gıcırtı çıkarıyordu.
The door gave a loud creak as he opened it slowly.
Kapıyı yavaşça açarken yüksek sesli bir gıcırtı çıkardı.
Leksikal Ağaç
creaking
creaking
creak
