rabid
01
kuduz
affected by a viral disease that causes extreme aggression, foaming at the mouth, and other symptoms, typically seen in animals like dogs
Örnekler
The rabid dog was foaming at the mouth and acting aggressively.
Kuduz köpek ağzından köpükler saçıyor ve saldırgan davranıyordu.
A rabid raccoon was spotted in the park, causing local authorities to issue a warning.
Parkta kuduz bir rakun görüldü ve bu, yerel yetkililerin bir uyarı yayınlamasına neden oldu.
02
fanatik
intensely fervent or fanatical in beliefs or actions
Örnekler
The rabid supporter painted his entire house in the team's colors and never missed a game.
Kudurmuş taraftar, evinin tamamını takımının renklerine boyadı ve hiçbir maçı kaçırmadı.
She was a rabid advocate for animal rights, protesting tirelessly for stricter legislation.
Hayvan hakları için fanatik bir savunucuydu, daha sıkı yasalar için yorulmadan protesto ediyordu.
Leksikal Ağaç
rabidly
rabidness
rabid
