crowning glory
/kɹˈaʊnɪŋ ɡlˈoːɹi/
/kɹˈaʊnɪŋ ɡlˈɔːɹi/
Crowning glory
01
en büyük başarı
a thing that is considered someone's or something's greatest achievement
Örnekler
Her latest novel is her crowning glory, receiving widespread critical acclaim and topping the bestseller lists.
Onun son romanı, yaygın eleştirel beğeni toplayarak ve en çok satanlar listelerinin başında yer alarak onun taçlandırıcı zaferi oldu.
The completion of the landmark building was the architect 's crowning glory, showcasing their visionary design and construction skills.
Simge yapının tamamlanması, mimarın vizyoner tasarımını ve inşaat becerilerini sergileyen en büyük başarısı oldu.
02
saç
used to refer to someone's hair
Örnekler
Her long, flowing locks were her crowning glory, earning her compliments wherever she went.
Uzun, dalgalı saçları onun taçlandırıcı zaferiydi, gittiği her yerde iltifatlar kazanıyordu.
Despite her advancing age, her silver hair remained her crowning glory, adding an air of elegance to her appearance.
İlerleyen yaşına rağmen, gümüş saçları onun taçlandırıcı zaferi olarak kaldı ve görünümüne bir zarafet havası kattı.
03
en etkileyici kısım
the most important or the greatest part of something
Örnekler
The breathtaking view from the mountaintop is the crowning glory of the hiking trail, rewarding the hikers' efforts.
Dağın zirvesinden nefes kesen manzara, yürüyüş parkurunun taçlandırıcı zaferi olup yürüyüşçülerin çabalarını ödüllendirir.
The grand finale of the performance is the crowning glory of the entire show, leaving the audience in awe.
Performansın büyük finali, tüm gösterinin en parlak noktasıdır ve izleyicileri hayrete düşürür.



























