Ara
to tilt
01
eğmek, yatırmak
to incline or lean in a particular direction
Intransitive
Example
Right now, the tower of blocks is tilting dangerously as the child adds another block.
Şu anda, çocuk bir blok daha ekledikçe bloklar kulesi tehlikeli bir şekilde eğiliyor.
Last night, the picture on the wall tilted slightly after someone accidentally bumped into it.
Dün gece, duvardaki resim birisinin kazara ona çarpmasının ardından biraz eğildi.
02
Eğmek, Yatırmak
to deliberately adjust or position an object in such a way that it leans or slopes
Transitive: to tilt sth
Example
The gardener tilted the potted plant to ensure proper drainage.
Bahçıvan saksıdaki bitkiyi doğru drenaj sağlaması için yatırdı.
To optimize sunlight exposure, the solar panels were tilted towards the sun.
Güneş ışığını optimize etmek için, güneş panelleri güneşe doğru yatırıldı.
03
mücadele etmek, şövalye müsabakası yapmak
to engage in a jousting match, typically involving knights on horseback charging at each other with lances
Intransitive
Example
The brave knights prepared to tilt in the grand tournament, charging at each other with lances.
Cesur şövalyeler büyük turnuvada mücadele etmek için hazırlandılar, mızraklarıyla birbirlerine doğru saldırdılar.
In the medieval jousting arena, the two skilled jousters tilted with impressive precision.
Orta Çağ turnuva arenasında, iki usta şampiyon etkileyici bir hassasiyetle mücadele etti.
Tilt
01
eğilme, yan yatma
pitching dangerously to one side
02
eğim, yamulma
the property possessed by a line or surface that departs from the vertical
03
eğilim, taraftarlık
a slight but noticeable partiality
04
tartışma, anlaşmazlık
a contentious speech act; a dispute where there is strong disagreement
05
turnuva, müsabaka
a combat between two mounted knights tilting against each other with blunted lances
Yakın Kelimeler
