savage
sa
ˈsæ
se
vage
vəʤ
vec
British pronunciation
/sˈævɪd‍ʒ/

"savage"kelimesinin İngilizce tanımı ve anlamı

savage
01

vahşi

wild and uncontrollable in force or behavior
savage definition and meaning
example
Örnekler
The savage wolf attacked without warning.
Vahşi kurt uyarı vermeden saldırdı.
The jungle was home to many savage beasts.
Orman birçok vahşi canavara ev sahipliği yapıyordu.
02

vahşi, acımasız

showing extreme cruelty or a lack of compassion
example
Örnekler
The attack on the village was a savage display of violence.
Köye yapılan saldırı, şiddetin vahşi bir tezahürüydü.
The dictator's savage rule left the country in ruins.
Diktatörün vahşi yönetimi ülkeyi harabeye çevirdi.
03

vahşi, barbar

(of a person) living in a raw, undeveloped state without organized society or culture
example
Örnekler
The explorers believed the island was inhabited by savage tribes.
Kaşifler, adanın vahşi kabileler tarafından meskun olduğuna inanıyorlardı.
Ancient writings often described outsiders as savage and untamed.
Eski yazılar genellikle yabancıları vahşi ve evcilleştirilmemiş olarak tanımlardı.
04

vahşi, yırtıcı

wild and violent in nature
example
Örnekler
The savage storm battered the coastline, leaving destruction in its wake.
Vahşi fırtına sahil şeridini darmadağın etti, ardında yıkım bıraktı.
The savage heat of the desert made it nearly uninhabitable for humans.
Çölün vahşi sıcağı, onu insanlar için neredeyse yaşanmaz hale getirdi.
05

cesur, acımasız

bold, fearless, or impressively blunt, often used as playful praise
SlangSlang
example
Örnekler
She made a savage move in the game and won.
Oyunda vahşi bir hamle yaptı ve kazandı.
He 's savage for speaking his mind like that.
Aklından geçeni böyle söylediği için vahşi.
Savage
01

vahşi, barbar

a person considered to be uncivilized or barbaric
OffensiveOffensive
example
Örnekler
The explorers encountered a tribe of savages in the dense forest.
Kaşifler, yoğun ormanda bir vahşi kabilesiyle karşılaştı.
The ancient writings referred to the invaders as savages.
Eski yazılar, işgalcilerden vahşiler olarak bahsediyordu.
02

vahşi, yabani

a person who behaves in a brutal or aggressive manner
example
Örnekler
Despite his civilized upbringing, the character 's inner savage emerged when he faced adversity, revealing a primal instinct for survival.
Medeni yetiştirilmesine rağmen, karakterin içindeki vahşi, zorluklarla karşılaştığında ortaya çıktı ve hayatta kalma içgüdüsünü ortaya koydu.
Despite his refined appearance, the CEO was known to unleash his inner savage during high-stakes negotiations, employing cutthroat tactics to secure advantageous deals.
Zarif görünümüne rağmen, CEO yüksek riskli görüşmelerde içindeki vahşiyi ortaya çıkarmasıyla tanınırdı, avantajlı anlaşmalar sağlamak için acımasız taktikler kullanırdı.
to savage
01

sert bir şekilde eleştirmek, acımasızca saldırmak

to verbally attack or criticize harshly and aggressively
example
Örnekler
He savaged her in front of the entire group.
O, onu tüm grubun önünde acımasızca eleştirdi.
The politician was savaged by the media after the scandal.
Politikacı, skandalın ardından medya tarafından acımasızca eleştirildi.
02

parçalamak, vahşice saldırmak

to attack or assault in a wild manner
example
Örnekler
The wolf savaged its prey in the dark forest.
Kurt, karanlık ormanda avını vahşice parçaladı.
The dog savaged the intruder before anyone could stop it.
Köpek, kimse durduramadan davetsiz misafiri vahşice saldırdı.
LanGeek
Uygulamayı İndir
langeek application

Download Mobile App

stars

app store