savagely
01
vahşice, acımasızca
with physical aggression likely to cause serious harm
Örnekler
The intruder was savagely beaten by the mob.
Davetsiz misafir, kalabalık tarafından vahşice dövüldü.
Wolves savagely tore into the carcass.
Kurtlar leşi vahşice parçaladı.
02
vahşice, acımasızca
in a way that harshly and aggressively criticizes someone or something
Örnekler
She savagely denounced the proposal as dangerous and misguided.
O, teklifi tehlikeli ve yanlış olarak vahşice kınadı.
The film was savagely reviewed by critics.
Film, eleştirmenler tarafından acımasızca eleştirildi.
03
vahşice, öfkeyle
in a manner that expresses strong anger or intensity of feeling
Örnekler
" Do n't touch me! " she shouted savagely.
"Bana dokunma!" diye vahşice bağırdı.
He savagely threw the chair across the room.
Vahşice, sandalyeyi odanın karşısına fırlattı.
04
vahşice, acımasızca
to a very great, extreme, or intense degree
Örnekler
Prices have been savagely reduced during the clearance sale.
Temizlik satışı sırasında fiyatlar vahşice düşürüldü.
The region was savagely hit by drought.
Bölge, kuraklık tarafından vahşice vuruldu.



























