fiercely
Örnekler
The animal fought fiercely to escape the trap.
Hayvan, tuzaktan kaçmak için şiddetle savaştı.
The two men argued fiercely, nearly coming to blows.
İki adam şiddetle tartıştı, neredeyse kavgaya dönüşüyordu.
1.1
şiddetle, vahşice
in a strong and forceful way that can cause damage
Örnekler
The storm struck the coast fiercely, tearing off roofs.
Fırtına kıyıyı şiddetle vurdu, çatıları söküp attı.
Flames fiercely engulfed the entire building.
Alevler tüm binayı şiddetle sardı.
Örnekler
She fiercely defended her reputation in court.
O, mahkemede itibarını şiddetle savundu.
They fiercely supported their candidate until the end.
Onlar, adaylarını sonuna kadar şiddetle desteklediler.
Leksikal Ağaç
fiercely
fierce
