to bale out
[phrase form: bale]
01
su boşaltmak, tahliye etmek
to remove water from the bottom of a boat
Dialect
British
Örnekler
The fishermen always carry a bucket on board to bale out water during rough seas.
Balıkçılar, fırtınalı denizlerde suyu tahliye etmek için her zaman bir kova taşırlar.
The unexpected leak forced the sailors to stop and urgently bale out the water accumulating in the boat.
Beklenmeyen sızıntı, denizcilerin durmasına ve teknedeki biriken suyu acilen tahliye etmesine neden oldu.
02
finansal destek sağlamak, kurtarmak için mali destek sunmak
to offer financial support to rescue someone or an entity from a financial crisis
Dialect
British
Örnekler
Despite the challenges, the family was determined to bale out their struggling relative.
Zorluklara rağmen, aile, zor durumdaki akrabalarını kurtarmak için kararlıydı.
The government 's decision to bale out the failing industries was met with mixed reactions.
Hükümetin iflas eden endüstrileri kurtarma kararı karışık tepkilerle karşılandı.
03
paraşütle atlamak, paraşütle tahliye etmek
to use a parachute to safely exit an airplane that is in danger of crashing
Dialect
British
Örnekler
The skydivers had to bale out when the plane's engine failed.
Paraşütçüler, uçağın motoru arızalandığında paraşütle atlamak zorunda kaldı.
The military training includes scenarios where soldiers learn to bale out safely.
Askeri eğitim, askerlerin güvenli bir şekilde paraşütle atlamayı öğrendiği senaryoları içerir.
04
tüymek, kaçmak
to quickly leave a tough or unpleasant situation
Dialect
British
Örnekler
The students had to bale out of the class due to an emergency.
Öğrenciler bir acil durum nedeniyle dersten kaçmak zorunda kaldı.
Unable to handle the pressure, he chose to bale out of the competition.
Baskıyla başa çıkamayarak, yarışmadan çekilmeyi seçti.



























