to galvanize
01
kışkırtmak
to push someone into taking action, particularly by evoking a strong emotion in them
Transitive: to galvanize sb
Örnekler
It took a serious crisis to really galvanize politicians into compromising and passing long-stalled reforms.
Politikacıları gerçekten harekete geçirmek ve uzun süredir ertelenen reformları geçirmek için ciddi bir kriz gerekti.
After several lackluster years, the new coach has really galvanized the team with her energetic leadership style.
Birkaç vasat yıldan sonra, yeni koç enerjik liderlik tarzıyla takımı gerçekten galvanize etti.
02
şok vererek uyarmak
to make a muscle move using electricity
Transitive: to galvanize a muscle
Örnekler
They attached the electrodes to strategically galvanize specific muscle groups in the rat abdominal wall.
Farelerin karın duvarındaki belirli kas gruplarını stratejik olarak galvanize etmek için elektrotları yerleştirdiler.
Early electrotherapists lightly galvanized the affected limbs hoping to stimulate muscle recovery in patients.
İlk elektroterapistler, hastalarda kas iyileşmesini teşvik etmek umuduyla etkilenen uzuvları hafifçe galvanize ederdi.
03
galvanizlemek
to cover iron or steel with a thin layer of zinc to protect it from corrosion
Transitive: to galvanize iron or steel
Örnekler
The company decided to galvanize all the metal beams before shipping them.
Şirket, tüm metal kirişleri göndermeden önce galvanizlemeye karar verdi.
To prevent rust, they planned to galvanize the steel pipes used in construction.
Paslanmayı önlemek için inşaat kullanılan çelik boruları galvanize etmeyi planladılar.



























