to act
01
harekette bulunmak
to do something for a special reason
Intransitive: to act | to act in a specific manner
Örnekler
The company decided to act quickly to address customer complaints and improve its services.
Şirket, müşteri şikayetlerini ele almak ve hizmetlerini iyileştirmek için hızlı bir şekilde hareket etmeye karar verdi.
In times of crisis, leaders must act decisively to ensure the safety and well-being of their people.
Kriz zamanlarında, liderler halklarının güvenliğini ve refahını sağlamak için kararlı bir şekilde hareket etmelidir.
02
oynamak (rol)
to play or perform a role in a play, movie, etc.
Transitive: to act a role
Intransitive: to act as a character
Örnekler
In the movie, the talented actress will act as a determined detective solving a complex case.
Filmde, yetenekli aktris karmaşık bir davayı çözen kararlı bir dedektif olarak oynayacak.
During the school play, he will act as the lead character.
Okul oyunu sırasında, baş karakter olarak oynayacak.
03
davranmak
to behave in a certain way, especially in a particular situation or circumstance
Intransitive: to act in a specific manner
Örnekler
She always acts with kindness and compassion towards others.
O, her zaman başkalarına karşı nezaket ve şefkatle davranır.
He knows how to act appropriately in social situations, making him a pleasant companion.
Sosyal durumlarda uygun şekilde davranmayı bilir, bu da onu hoş bir arkadaş yapar.
04
numara yapmak, rol yapmak
to pretend or demonstrate a certain quality or feeling that may not be genuine
Linking Verb: to act [adj]
Örnekler
When asked about the surprise party, he had to act surprised even though he had known about it all along.
Sürpriz parti hakkında sorulduğunda, başından beri haberi olmasına rağmen rol yaparak şaşırmış gibi davranmak zorunda kaldı.
She decided to act confident during the job interview, even though she was feeling nervous.
İş görüşmesi sırasında gergin hissetse bile kendine güvenli görünmeye karar verdi.
05
oynamak, canlandırmak
to portray a character or deliver lines in a theatrical production
Intransitive: to act in a movie, play, etc.
Örnekler
She decided to act in the school play and took on the role of the lead character.
Okul oyununda rol almayı ve baş karakterin rolünü üstlenmeyi kararlaştırdı.
The theater company will act in a classic Shakespearean play next month.
Tiyatro şirketi önümüzdeki ay klasik bir Shakespeare oyununda oynayacak.
06
hareket etmek, etki etmek
to bring about a specific effect or outcome
Intransitive: to act in a specific manner
Örnekler
The new policy is expected to act positively on employee morale.
Yeni politikanın çalışan moraline olumlu etki etmesi bekleniyor.
The medication is designed to act quickly to relieve pain and discomfort.
İlaç, ağrı ve rahatsızlığı gidermek için hızlı bir şekilde etki etmek üzere tasarlanmıştır.
07
katılmak, dahil olmak
to participate or be involved in a particular task or pursuit
Intransitive: to act as sb
Örnekler
She decided to act as a volunteer at the local animal shelter, helping care for and find homes for abandoned pets.
Yerel hayvan barınağında gönüllü olarak hareket etmeye karar verdi, terk edilmiş evcil hayvanlara bakmaya ve onlara yuva bulmaya yardımcı oldu.
Despite his busy schedule, he always finds time to act as a mentor for aspiring entrepreneurs.
Yoğun programına rağmen, her zaman gelecek vaat eden girişimcilere mentorluk yapmak için zaman bulur.
08
oynamak, canlandırmak
to be appropriate or fitting for a theatrical performance
Linking Verb: to act in a specific manner
Örnekler
The classic Shakespearean play continues to act well on the stage, captivating audiences with its timeless themes and characters.
Klasik Shakespeare oyunu, zamansız temaları ve karakterleriyle seyircileri büyüleyerek sahnede iyi oynamaya devam ediyor.
The new drama script was carefully crafted to act effectively during live performances.
Yeni drama senaryosu, canlı performanslar sırasında etkili bir şekilde oynamak için dikkatlice hazırlandı.
Act
01
oyun, sahne
a main part of a play, opera, or ballet
Örnekler
The first act of the play introduces the main characters and their conflicts.
Oyunun ilk perdesi, ana karakterleri ve çatışmalarını tanıtır.
Each act of the opera showcased the talents of the performers.
Operanın her perdesi, performans sanatçılarının yeteneklerini sergiledi.
02
sanatçı
a singer, band or musician who performs on a stage
Örnekler
The opening act set the tone for the concert with their energetic performance.
Açılış performansı, enerjik gösterileriyle konserin tonunu belirledi.
The headlining act was the highlight of the festival, drawing thousands of fans.
Ana sanatçı, binlerce hayranı çeken festivalin en önemli noktasıydı.
03
a display of behavior that is insincere or pretended
04
eylem
something specific that a person does
Örnekler
Her act of kindness toward the stranger was heartwarming.
Yabancıya karşı davranışı iç ısıtıcıydı.
The soldier was awarded a medal for his brave act during the battle.
Asker, savaş sırasındaki cesur davranışı için madalya ile ödüllendirildi.
Örnekler
The headline act drew in the largest crowd at the music festival.
Ana performans, müzik festivalindeki en büyük kalabalığı çekti.
The solo act on stage captivated the audience with their heartfelt ballads.
Sahnedeki solo performans, içten baladlarıyla seyirciyi büyüledi.
06
kanun, yasa
a law that is passed by a parliament or congress
Örnekler
The new education act aims to improve the quality of schools nationwide.
Yeni eğitim yasası, ülke genelinde okulların kalitesini artırmayı hedefliyor.
The parliament passed the health care act to provide better medical services to citizens.
Parlamento, vatandaşlara daha iyi sağlık hizmetleri sunmak için sağlık yasasını kabul etti.
ACT
01
ACT, ABD'de İngilizce
a standardized college admissions test in the US covering English, math, reading, and science, with an optional writing section
Örnekler
She excelled on the ACT, securing admission to her preferred college.
ACT'de mükemmel performans göstererek, tercih ettiği üniversiteye kabulünü sağladı.
ACT scores are required by many colleges for admissions.
Birçok üniversite, kabul işlemleri için ACT puanlarını gerektirir.
Leksikal Ağaç
acting
acting
action
act



























