to yearn
01
arzulamak
to have a strong and continuous desire for something
Transitive: to yearn to do sth | to yearn for sth
Örnekler
She yearns for the freedom to pursue her passions.
O, tutkularını takip etme özgürlüğü için özlem duyuyor.
He yearns for a sense of purpose in his life.
O, hayatında bir amaç duygusu için özlem duyuyor.
02
özlemek, hasret çekmek
to strongly wish for something or someone that is absent or out of reach
Intransitive: to yearn for sth
Örnekler
She yearned for the company of her childhood friends who now lived far away.c
O, şimdi uzakta yaşayan çocukluk arkadaşlarının özlemini çekiyordu.
I yearned for the taste of homemade cooking while living in a dormitory during college.
Üniversitede yurtta yaşarken ev yapımı yemeklerin tadını özledim.
03
özlemek, iç geçirmek
to feel deep sympathy or a strong desire to help or care for someone
Intransitive: to yearn over sb/sth
Örnekler
She yearned over her sick dog, wishing it could get better.
Hasta köpeği için özlem duyuyordu, daha iyi olmasını diliyordu.
The parents yearned over their child as he left for college.
Çocukları üniversiteye giderken ebeveynler onun için özlem duyuyorlardı.
Leksikal Ağaç
yearner
yearning
yearn
